Muhalefet hemen her seçime büyük
bir coşkuyla hazırlanıyor. Kesin kazanacağını ilan ediyor. Gerçekle
yüzleşince kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Şizofrene
bağlayan bazı seçmenler de olmadık masallara inanıyorlar. Oyların
çalındığına hâlâ inanan çok kişi var. "Hükûmet oyları
çalıyorsa bunu İzmir ya da Diyarbakır'da niçin yapmıyor?"
diye sorduğunuzda cevap veremiyorlar. Mağlubiyeti asla kabullenmek
gibi bir duyguları yok.
Öte yandan 24 Haziran seçimlerini
iyi analiz etmek gerekir.
Millet, Başkan Erdoğan'la AK
Parti'yi birbirinden ayırıyor. Erdoğan'a yüzde 52.5 oy verdi
ama AK Parti yüzde 42,5'te kaldı. Yani oylar çantada keklik
değil. 30 Mart'taki yerel seçimlerde Başkan Erdoğan'ın kendisi
bizzat yarışmayacak. Elbette partinin lideri olarak miting
alanlarında olacaktır. Adaylar milletin istediği gibi olmazsa ya da
halk hafife alınırsa, ceketimizi koysak kazanırız denirse sonuç
hüsran olabilir. Bunun en bariz örneği 2009'daki Şanlıurfa
seçimleridir. AK Parti'nin en güçlü olduğu illerden biri olan
Urfa'da kesin kazanırız denildi ama Ahmet Eşref Fakıbaba
bağımsız girip kazandı.
Hayat biraz pahalandı. Market
reyonları yüzde 50-80 arası zamlandı. Ama maaşlara zam gelmedi.
Aynı şekilde elektrik, gaz, su pahalandı. "Kesin
kazanırız", "Muhalefet bir şey yapamaz" cümlelerini
ağızdan çok kolay çıkarmamak lazım. AK Partili bazı belediyeler, il
ve ilçe yönetimlerindeki bir kısım böbürlenmeler milletten tepki
çekiyor. Eskiden herkese koşan, yardım eden,
ev ev gezenlerin burnu havadan inmezse sürprizlerle
karşılaşabilirler.
Mesela Bursa'da seçimleri yüzde
65-70'le kazanmak var, bir de 45'le kazanmak. Bence
AK Parti Bursa gibi güçlü olduğu illeri alır ama yukarıda
saydığım sebeplerden ötürü oyu düşebilir. Bu durum aynen 24
Haziran'da Erdoğan'a yüzde 65 oy verip AK Parti'nin oyunun yüzde
42'ye düşmesine benzeyebilir.
Adayların
önemi
İşte adayların farkı ve önemi
burada ortaya çıkıyor. Yeni, taze, yıpranmamış, halka tepeden
bakmayan adaylar sıkıntıyı ortadan kaldırabilir. İstanbul ve
Ankara'da şayet aday olursa Süleyman Soylu
ve Binali Yıldırım'ın kazanacağını
düşünüyorum. İzmir'de çok iyi bir adayla oylar artsa bile AK
Parti'nin orada seçim kazanması zor.
Mansur Yavaş
Ankara'da muhalefetin adayı olarak ortaya çıkarsa işte o zaman AK
Parti'nin güçlü bir aday çıkarması şart. İstanbul ya da İzmir
kaybedilirse bir şey olmaz diye düşünenler var. 2023'e kadar
Başkanlık seçimi yok ama muhalefet oylarını görece artırırsa her
zaman yaptığı gibi meşruiyet tartışmalarını açar. Ayrıca bu iki
ilin kaybedilmesi psikolojik olarak da etki eder. Ülke gene
muhalefetin saçma argümanlarıyla zaman kaybeder.
1950 sonrası Türk
siyasetini iyi incelemek lazım. Bütün dengelerin nasıl
değiştiğinin çok örneği var. Başkan Erdoğan gibi güçlü bir isim
varken siyasi denge çok değişmez. Ancak Erdoğan sonrası denklem
değişebilir. Tabii süreçlerin ne getirip götüreceğine de iyi
bakmak lazım. 24 saat siyasette uzun
zamandır.
Öğrendiklerime göre yepyeni
adaylar göreceğiz. Hatta iddialı söylüyorum ki, AK Partili
adayların yüzde 80’i belli. Büyük şehirler buna dâhil. 24 Haziran
sonrası yepyeni ve adını ilk kez duyduğumuz kişiler bakan olmuştu.
Şimdi de bazı illerde adları sır gibi saklananlar var. Tabii son
onay Erdoğan’a ait. Başkan Erdoğan’ın bu konularda herkesi nasıl
ters köşe yaptığının örnekleri çok.
Güneydoğu’daki
adaylar
AK Parti terörle mücadelede
muazzam işler yaptı. Bazı HDP’li belediyelere kayyım atadı. Halka
iyi hizmetler götürdü. Sonucu merakla beklenen illerin önemli bir
kısmı Güneydoğu’da.
Eğer orada seçimleri ağırlıklı
olarak HDP kazanırsa, sonuçları iyi analiz etmek gerekir. Hatta
bölgeyi iyice tarayıp neden HDP’nin kazandığını araştırmak gerekir.
Ne olursa olsun halk AK Parti’ye oy vermiyorsa sorumluluğu önce
kendinde aramalıdır.
Ben AK Parti’nin Güneydoğu’da
adını ilk defa duyacağımız, siyasetle pek ilgisi olmamış isimleri
aday yapacağını düşünüyorum. Bekleyip görelim.
Son söz, belki MHP bazı
belediyeleri kazanamayacak ama oyları artacaktır. Kazananı ve
kaybedeni belirleyecektir.