24 Haziran dönemecine az kaldı.
Yeni Türkiye’nin hem siyasette hem medyada kesin zaferinin eli
kulağında. Bakınız dünyanın tüm büyük para fonları haziran
bültenlerini abonelerine geçtiler ve istisnasız hepsi ama hepsi
yaptırdıkları bilimsel araştırma ve anketlerde Cumhurbaşkanımız
Erdoğan’ın kazanacağının ortaya çıktığını söylüyorlar. İstediğiniz
büyük finansçıya sorun, hakikat budur.
Erdoğan’ın sıkı muhaliflerinden
millî yazar Erol Mütercimler bile
bu büyük finans kurumlarından birinin bir iş adamı dostunu çektiği
bülteni incelemiş ve 51.3 oy oranıyla Erdoğan’ın kazanmasının kesin
olduğunu ifade etmiş. Yani bu iş bitti. Elbette Müslümanlar
kesinlikle rehavete kapılmamalı ve tetikte olmalı. Her şeyden önce
muhtemelen o gece tıpkı 16 Nisan gecesi olduğu gibi meşru seçim
sonuçlarını tanımak istemeyen 27 Mayıs kafalılar provokasyon
meydana getirmek isteyecektir. Fakat hem millet olarak buna
izin vermeyeceğiz hem de bu
ülkedeki DEVLET olgusu bu tür bir
kalkışmaya izin vermez.
Bu milleti 15 Temmuz’da binlerce
silahlı darbeci asker yenemedi, seçim sonucunu tanımayacak 27
Mayısçılar da yenemez. Bu değişimle beraber medyada asla
artık Eski Türkiye medyası olmayacaktır.
Türkiye’de medya kurumu artık tamamen dönüşecektir. Bunun
başlangıcı da 22 Mart 2018 medya devrimidir. Yerli ve
millî bir aile olan Demirören Ailesi’nin Hürriyet grubunu
satın alması devrimsel bir değişimdir. Elbette şu an bir geçiş
süreci yaşanıyor ve kontrolün tam olarak Demirören Ailesi’ne
geçtiğini söylemek mümkün değil. Fakat önümüzdeki 6 ay içinde tüm
kontrol Demirörenlere ve özellikle Sayın Erdoğan
Demirören’in yönetim felsefesine geçecektir.
Demirören Ailesi son olarak CNN
Türk’ün yeni sezonuna dair 22 Mart ruhu çerçevesinde önemli
kararlar almıştır. Bora Bayraktar’ın
gelmesiyle başlayan değişim yeni sezonda eskiden kalma tüm
programların kaldırılmasıyla yaşanacaktır. Yani CNN Türk ekranında
eskiden beri görmeye alışılmış tüm Eski Türkiye tarzı formatlar
kaldırılıyor. Yepyeni bir program akışı olacak 2018-19 sezonunuzda.
21.00’de başlayan ve genelde horoz dövüşü gibi olan programları
Sayın Erdoğan Demirören istemiyor. Yeni sezonda
ne “Tarafsız Bölge” ne de Şirin
Payzın’la “Ne Oluyor” programı
olmayacak. Genel olarak ismi CNN Türk’ün önüne çıkan hiçbir isim
olmayacak. Kendini “celebrity” gören hiç
kimse olmayacak. Sadece ve sadece CNN Türk markası ön planda
olacak.
Aynı felsefe Hürriyet gazetesi
bağlamında da geçerli olacak. Hürriyet gazetesi markasında sadece
buhar yazarlar olacak. Kendi ismine çalışan hiç kimse olmayacak.
Biliyorsunuz 22 Mart’tan beri ne yazdıysam medyada da o doğru
çıkmıştır, çünkü araştırmadan yazmam. Bakın İsmail
Saymaz CNN Türk’ten gönderilecek dedim, Saymaz
inanmadı ama aynen dediğim oldu. Ayrıca Sayın Demirören Ailesi’nin
bir kararı da şu: Eğer bir Demirören çalışanı Twitter
ya da diğer kanallardan militanlık yapıyorsa ona da izin
verilmeyecek ve öyle kişilerle yollar
ayrılacak.
28 Mart 2018’de bu köşede
yazdığım gibi Demirören Ailesi sadece ve sadece gazete isminin ön
planda olmasını istiyor ve gazeteden başka hiçbir köşe yazarının ya
da gazete yöneticisinin gündemde olmasını istemiyor. Bunu da tüm
çalışanlarına açık açık ifade ediyorlar. Sadece gazete ismi
bilinmeli diyorlar. Bu felsefeye göre köşe yazarı polemik yapmamalı
ve asla “celebrity” olmamalı. Âdeta
buhar gibi olmalı.
İşte bakın şu an
özellikle Vatan gazetesi neredeyse
yazarsız çıkıyor ama
çıkıyor. Milliyet de bu çizgide gidiyor.
Mesela birçok polemiğin içinde olan bir köşe yazarı olarak ben de
Demirören tarzının dışında bir adamım ama herkes de Demirören
Ailesi’nin bu görüşlerine saygı göstermek zorundadır. Her yiğidin
bir yoğurt yiyişi var. Ayrıca Erdoğan Demirören bu tarzı konusunda
herkese eşit davranıyor.
Bakın yakın geçmişte Milliyet
yazarları olan Nagehan
Alçı ve Kadri
Gürsel popüler bir TV programının kavga eden
yorumcularıydı. Erdoğan Bey her ikisinin de o programdan
ayrılmasını ve artık polemiklerle kavgayla gündemde olmamalarını
rica etti. Hatta ayrılırlarsa CNN’den aldıkları maaşı da kendisinin
vereceğini söyledi. Her iki gazeteci de bu söylediğim gerçeği inkâr
edemez. Demirören böyle iyi niyetli davrandı. Zaman içinde sadece
Kadri Gürsel, Milliyet’ten Cumhuriyet’e geçti. İktidara yakın olan
Nagehan Alçı da Demirören’den ayrılıp Ciner Medya’ya geçti. Yani
mesele hükûmete yakın ya da muhalif olmak değildir. 22 Mart 2018
medya devrimi adım adım yükselen bir dalga gibi devam
edecektir...
"Kontrollü darbe"
diyenler bu itirafı gördünüz mü?
Dün Sabah gazetesinde Özgür
Cebe imzalı önemli bir haber vardı. Dicle
Üniversitesi Nöroloji Bölümünde Doçent Doktorluk yaparken KHK ile
ihraç edilen ve aynı zamanda Jandarma'nın Diyarbakır'dan sorumlu
sivil imamlığını yapan Burhan kod
adlı Hasan Hüseyin Özdemir, FETÖ yapısını
anlatan önemli açıklamalar yapmış. Özdemir şemalarla örgütün
TSK'daki yapısını ve sinsi planlarını anlatmış.
FETÖ’cü Hasan Hüseyin Özdemir’in
açıklamaları bence doğruyu içeriyor. Özellikle 15
Temmuz’a kurgu diyen CHP’lilerin okuması
lazım. Bakın Özdemir 15 Temmuz’la ilgili neler
söylüyor:
“Öğrenci dediği subay ve
astsubaylar ile öğretmen, müdür ve müdür yardımcısı dediği
Jandarma'dan sorumlu mahrem Saffet kod
adlı Jandarma imamı 15 Temmuz'dan bir hafta önce beni aradı ve
sabaha kadar Fetih suresi ile Hizb-un Nasır dualarını okumamızı
söyleyip toplu yapılan duaların daha faziletli olacağını belirterek
Türkiye'nin kurtulacağını ve önemli gelişmeler yaşanacağına dair
şifreli mesajlar gönderdi. Darbeden 2 gün önce örgüte ait gaybubet
evinde Saffet kod adlı TSK imamı
elindeki tabletle sürekli yazışıyordu. Saffet'in telefonu çaldı.
Karşıdaki kişiye darbenin iyi insanlar tarafından yapıldığını
söyleyip, 'Bizim için dua et' dedi.
Telefonu kapatınca bu kişinin MİT'in Güneydoğu'daki abisi olduğunu
söyledi ve 'Onun bile haberi yoktu. Sızıntı olsun
istemedik' dedi. Darbe girişimi olumlu
sonuçlanmayınca Saffet çılgına döndü.
Ertesi gün bizi topladı ve bu kez darbenin cemaatle ilgisi
olmadığını, iftira atıldığı şeklinde propaganda yapmamızı
isteyerek, 'Darbe Fetullah Gülen'den habersiz
TSK imamlarınca yapılmıştır. Mahrem programlardan Hoca
Efendi talimat vermiş gibi mesaj atmışlar. Hocanın
dizinin dibinde oturan 2 insanın hocayı satarak bilgisi dışında bu
girişim olmuştur.”
Bu itiraf bile 15 Temmuz’u
FETÖ’nün kurguladığını ve yaptığının net kanıtıdır. Gerçi CHP’ye
hangi kanıtı verirsen inanmayacaklardır. Darbe başarısız
olunca “mahrem imamlar yaptı” yalanına
başvurmuşlar.