21’inci yüzyılda küresel liderliğin Avrupa-Atlantik sistemden
Asya-Pasifik düzene geçme sürecinde dünya, büyük bir savaşı
bekliyor. Bunu hegemonyanın el değiştirme süreci teorileri ile izah
etmeye çalışanlar geçmiş dönem tarihsel örneklemelerini
kullanıyorlar.
BÜYÜK SAVAŞ ÇIKMA OLASILIĞI DÜŞÜK
Bu savaşın çıkma olasılığının düşük olduğunu değerlendiriyorum.
Bunun nedeni son büyük savaşın nasıl noktalandığında saklıdır. ABD,
Japonya’ya karşı nükleer silah kullanmasa bu savaş mümkün
denebilirdi. Bugün hem yükselen güç (Çin), hem düşen güç (ABD)
nükleer silahlara sahip. Ayrıca Rusya ekonomik boyutta olmasa bile
askeri boyutta düşen güç karşısında en önemli nükleer rakip olma
özelliğini koruyor. Bugün dünya, doğayı defalarca yok edecek yıkım
ve radyoaktif felaket, yani nükleer tehlike ile karşı karşıyadır.
Çeşitli nedenlerle nükleer güçlerin başlatacakları bir savaşın
nükleer silahların kullanılma aşamasına gelmeyeceğini garanti etmek
imkansızdır. Böyle bir durumda kazananı olmayan ve zaten
endüstriyel kirlenme nedeni ile can çekişen doğanın insanoğlunun
sağlıklı yaşamına izin vermeyecek büyük boyutta ve on yıllarca
sürecek radyoaktif kirlenmeye maruz kalacağı açıktır. Bu sebepledir
ki 1946-1989 arasında yaşanan soğuk savaşta ABD ve SSCB nükleer
silahların yarattığı karşılıklı garantilenmiş yıkıma (MAD) bağlı
dehşet dengesi (balance of terror) içinde topyekun savaşa
gitmediler.