ÖNERİ
Erdoğan’ın seçimler için en büyük koz olarak
ortaya koyduğu “tanzim satışlar” bütün hızıyla
sürerken fahiş fiyat uygulayan ve neredeyse tamamı
AKP’li zincir marketlerin de maskesi düşüyor.
İktidar, “üreticiden halka” adı altında
işportadan piyasaya sebze sürerken, zincir
marketler de fiyatlarında yarı yarıya varan
indirimler yaptılar.
Bu, tam bir suçüstü yakalanma durumudur.
Çünkü bu AKP’li zincir marketler, bir gün öncesine
kadar aynı ürünleri neredeyse iki katı fiyatına
satıyorlardı.
Bir gün içinde ne oldu da fiyatlar bu kadar
düşürülebildi? Bu açıklanması mutlaka gerekli çok önemli
bir durum.
Belki bazıları, “Sebze gibi gıda maddelerini uzun süre
tutamazsınız. Marketler bu nedenle zararı en aza indirmek için
ellerindeki ürünleri, işportada satılan ürünlerin fiyatına
indirmiştir” diyebilir.
Ancak bu bana göre geçerli değil.
Çünkü eğer gerçekten öyle olsa, o market
zincirleri bunu kamuoyuna açıklar.
Oysa marketler ne yaptı?
Fiyatlarını devletin işportada sattığı gıda
ürünlerinin fiyatlarına indirdiler bir anda.
Oysa bunu yapmaları teknik olarak mümkün
değil.
Çünkü devlet işportada mal satarken fatura kesmiyor, KDV
ödemiyor, çalıştırdığı kişilere para ödemiyor, dükkan kirası ya da
işgaliye de ödemiyor.
Peki, devlet bunca
maliyet girdisinden kurtularak domatesi 3 liradan
satabilirken, aracıları, nakliyeyi falan hariç tutalım,
sadece bu maliyetleri üstlenmek zorunda olan o zincir
marketler domatesi nasıl 3 liradan satabiliyor?
İşte maskelerin düşmesi budur.
AKP’li market zincirleri iktidarı ayakta tutabilmek için
“suç işlemeyi” bir anlamda
“dolandırıcı-hırsız” durumuna düşmeyi göze alarak
fiyatlarını indiriyorlar.
Herkesi aptal yerine koyan iktidar bu alanda da
foyasını ortaya çıkardı aslında.
Sahte bir fiyat yükseltilmesi yapıldı önce.
Sonra “halkının yanındaki başkan” algısı yaratılmak için
ucuz işporta satışlar gündeme getirildi.
Böylelikle “başkan” halkı için her türlü fedakarlığı yapan,
Türkiye’yi yok etmek isteyenlere dik durup müthiş bir mücadele
veren ve fiyatları da düşürten adam olarak
kahramanlaştırılıyor.
Şimdi herkes adına yargıya
seslenmek istiyorum.
Cumhurbaşkanı isim vermeden “gıda
teröristlerinden!” söz ediyor.
İsim vermiyor ama “marketler” diyerek fahiş
fiyatlara, marketlerin neden olduğunu söylemiş oluyor.
İktidara yalakalık olsun diye fiyat düşürme
oyununa alet olan bu zincir marketlerin sahipleri, farkında olmadan
“terörist olduklarını” kabul etmiş oluyorlar.
O halde namuslu savcılar hemen harekete geçerek bu
zincir market sahipleri hakkında soruşturma
açmalı, hakimler de bu teröristleri derhal
tutuklamalıdır.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Yandaş, yalaka, tetikçi medya devletin işporta sebze satışıyla
iyice coştu.
Neymiş, Türkiye’yi döviz faiz oyunlarıyla dize
getiremeyenler şimdi sebze meyve üzerinden
operasyon çekiyormuş.
Kendileri nasıl inanıyor bu tuhaflığa anlamıyorum, orası ayrı, bir
de kuyruk görüntülerini yayınlayan muhalif medyaya
saldırmıyorlar mı iyice canım
sıkılıyor.
Erdoğan hemen her gün “Cepahe zihniyeti” diye
CHP’ye karşı istediğini söylüyor.
“Bunların döneminde kuyruklar vardı, şimdi var
mı?” diyor.
Oysa var işte.
Yandaş, yalaka, tetikçi medya buna
öfkeleniyor.
Diyor ki örneğin; “Efendim eskiden kuyruklar yokluktan
oluşuyordu. Şimdi insanlar kendilerini kazıklayanlara karşı ucuz
mal satan devleti için kuyruğa giriyor.”
Tabii hem
cahillik, hem tetikçilik olunca
böyle oluyor işte.
Evet, eski kuyruklar döneminde mal yoktu.
Ama neden yoktu?
Çünkü Ecevit Hükümeti’ni devirmek isteyen büyük
sermaye, tüm ihtiyaç maddelerini depolara saklayıp piyasaya
vermiyordu.
İkincisi Amerikan ambargosu vardı ve zaten pek çok
ürün de gerçekten yeterli olmuyordu.
Oysa şimdi ne ambargo var, ne de hükümeti devirmek isteyen
sermaye.
Tam tersine bolluk var.
Buna rağmen halk eğer biraz daha ucuz satılıyor
diye saatlerce kuyrukta beklemeyi göze alıyorsa, o ülkede
ekonominin durumunu anlamak için uzman olmaya
gerek yoktur.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Erdoğan halka sesleniyor, diyor ki; “Babam gösterirdi
nüfus kağıdını; bu yağ damgası, bu şeker damgası, bir de karne
vardı. Bu Cehape zihniyeti, İnönü döneminde böyle zulüm yapardı
işte. Şimdi var mı bunlar?”
Vallahi insaf.
Olmaz ki bu kadar.
Kaç kere anlattık.
Bu millet kendi yakın tarihine bu kadar duyarsız
olunca söylenene hemen inanıveriyor.
Erdoğan’ın sözünü ettiği o damga ve karne, dönemin
İkinci Dünya Savaşı’nın sürüdüğü yıllardır.
60 milyon kişinin öldüğü, Avrupa’nın, Kuzey Afrika’nın, Rusya’nın,
Uzak Asya’nın baştan aşağı yıkıldığı 6 yıl süren o
korkunç dönem.
Türkiye savaşa girmeyen nadir ülkelerden biri.
Savaşan ülkelerde üretim tamamen durmuş, insanlar savaşırken, bir
de açlıkla mücadele ediyor.
İşte o dönemde “Cehape zihniyeti” denilen
İnönü yönetimi, halkı ekmeksiz, gaz
yağsız, kadınları elbisesiz bırakmamak için bazı ürünleri
kontrollü satıyordu.
Böylelikle 6 yıllık savaş boyunca Türk halkı
çok yoksulluk çekti ama aç ve açıkta kalmadı.
Şimdi tamamen savaşın neden olduğu bir durumu, çok
büyük bir ayıp ve hainlik gibi anlatmak en azından devlet
adamlığı ile bağdaşmaz.