KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Siz kimi kandırıyorsunuz bütün amacınız milli günleri yok etmek
Kaç yıldır aynı bahaneyi öne sürüyorlar.
İlk başlarda kamuoyu da “doğru karar” diyordu belki.
Ancak artık işin geçekten suyunu çıkardılar.
Milli bayramları kutlamamak için akıl almaz yollara
başvuruyorlar.
Ellerinden gelse milli bayramların tamamını kaldıracaklar.
Şimdilik ona güçleri yetmiyor, o günün gelmesini bekliyorlar.
Bayramları tamamen ortadan kaldıramadıkları için “resepsiyon”
bölümlerini iptal ediyorlar.
Gerekçeleri de “son günlerde gelen şehit haberleri” oluyor hep.
30 Ağustos’u, 29 Ekim’i, 19 Mayıs’ı kaç yıldır bu bahane ile yok
saydılar.
Bütün bunları yazmamın nedeni şu; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı bu yıl yapılması gereken 23 Nisan resepsiyonunu iptal
etmiş.
Gerekçe aynı; “Her gün şehit haberlerinin geldiği bir ortamda
kutlamalar yapmanın doğru olmadığı görüşündeyiz.”
Alman ZDF kanalı önündeki komediye bile inanan halkın bir bölümünün
bu gerekçeye de inanacağını düşünüyorlar.
Gelen şehit haberleri nedeniyle milli bayramın resepsiyonu iptal
edilirken, devletin bütün tepesi bir stat açılışında gürültülü
müzik eşliğinde top çevirip eğlenebiliyor ama.
Ya da millet şehit haberleri için gözyaşı dökerken Cumhurbaşkanı
da, Başbakan da, bakanlar da sazlı sözlü düğünlerde şahitlik
yapmaktan çekinmiyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde verilen resepsiyon bir kutlamadır
ama bu davullu zurnalı, halaylı göbek atmalı bir kutlama değil
ki.
Bu sembolik bir kutlamadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi ulusal
egemenliği temsilen bir araya gelir, hepsi bu.
Ancak Cumhuriyet ve değerlerine aykırı bir zihniyet, tamamen
kaldıramadığı milli bayramları işte böyle bahanelerle ve parça
parça halde “işlevsiz, geleneksiz” hale getirmeye çalışıyor.
23 Nisan Cumhuriyet’in temelini atan ve Kurtuluş Savaşı’nın
verilmesini sağlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş
yıldönümüdür.
Bu önemli gün Atatürk tarafından “çocuklara” armağan
edilmiştir.
Bugünü ortadan kaldırmaya, unutturmaya kimsenin gücü yetmez.
Sadece bir iktidar döneminde “zor” kullanılarak fiili durum
yaratılabilir, o kadar.
Elbette bir gün gelecek milli değerlerimizin ısrarla ve sürekli
olarak ayaklar altına alınmasının da hesabı sorulacaktır.