CANIMI SIKAN ŞEYLER
Bu iktidar 15 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
Türkiye şu 15 yılda hiç yaşamadığı olayları
yaşadı. Türkiye bu iktidarla dünyadaki en
itibarsız hale getirildi. Artık hiç kimsenin
güvenmediği, inanmadığı bir ülke
durumundayız. Hesapta ülkeyi yöneten AKP Genel
Başkanı Amerika’sından Avrupası’na, İsrail’inden Mısır’ına
her ülkeye ayar veriyor. Esiyor gürlüyor. Adeta
bir tür “had bildirme diplomasisi” yürütüyor.
Peki, sonuç nedir? Türkiye bu afra
tafrasıyla bir mesafe alabiliyor mu? İstediklerini
yaptırabiliyor mu? Örneğin AKP Genel Başkanı’nın
Lozan krizi yarattığı son
Yunanistan gezisinden dişe
dokunur bir sonuç çıktı mı? Yunanistan’a 15
Temmuz dinci faşist darbe kalkışmasından sonra sığınan
cemaatçi subayları istemiştik. Ne oldu, Yunan
Başbakanı son gezisinde AKP Genel Başkanı’na bu
konuda bir şey söyledi mi? Ya da Yunanistan’ın 18
adayı işgal edip silahlandırmasına karşı
bir şey yapabildik mi? Şimdi Amerika’ya ve İsrail’e
öfke saçıyoruz. Davos’taki “van minutes,
van minutes” çıkışından sonra bozulan, Mavi
Marmara olayı ile iyice kötüleşen ama sonra Amerika’nın
araya girmesiyle ve İsrail’in 20 milyon dolar para
göndermesiyle yeniden kurulan ilişki Amerika’nın Kudüs çıkışıyla
eskisinden beter hale geldi. Erdoğan İsrail’i
“terörist devlet” ilan etti. İsrail’in tavrı
yıllardır biliniyor. Kimse özellikle
Filistin halkına yaptıkları zulüm
nedeniyle İsrail’i savunamaz. Ancak sonuç
alamayacağınız çıkışlar yaparak da bir yere varamazsınız. AKP Genel
Başkanı’nın İsrail’e yönelik çıkışları sanıyorum
her zaman olduğu gibi yine iç politikaya yönelik.
Buradaki halkın duygularına hitap ediyor ve
ülkenin bir kesimi Erdoğan’ın gerçekten “İsrail’i çok fena
yaptığını”
sanıyor. Oysa yaptığımız ve yapacağımız fazla bir şey yok. Üstelik
itibarını tümüyle kaybetmiş
Türkiye adına söylenen bu sözler dünyanın hiçbir
ülkesinde yankı yaratmazken
Netanyahu’nun verdiği cevap bütün dünyanın
gündemine giriyor. İşte insanın canını sıkan bu.
Netanyahu dün Erdoğan’a cevap vermek için aynen
şunu söyledi; “Sayın Erdoğan İsrail’e saldırdı. Kendi
ülkesinde Kürt köylerini bombalayan, gazetecileri hapse atan,
İran’ın uluslararası yaptırımları delmesine yardım eden ve Gazze
dahil teröristlerin masum insanları öldürmesine yardım eden bir
liderden ahlâk dersi alacak değilim.” Netanyahu’nun bu
sözleri bilelim ki dünyada daha çok itibar
görüyor. Netanyahu’nun sözlerini yayınlayan
dünya medyası, ona cevap olarak saray danışmanı
İbrahim Kalın’ın yaptığı şu açıklamayı dikkate
bile almıyor; “İlk kıblemiz olan Kudüs’ü, bir oldu bitti
ile işgal devletinin başkenti yapacaklarını sananlar, abesle
iştigal etmektedirler. İsrailli yetkililer ülkemize ve liderimize
saldırmak yerine Filistin topraklarının işgaline son vermelidir.
Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın her yerinde olduğu gibi Filistin’de
de hakkın, hukukun ve mazlumların yanında olmaya devam
edecektir.” Had bildirme diplomasisi ile bir yere
varamayacağımız ortadadır. Lafla kimseyi
hizaya getiremeyiz. Ama örneğin İsrail’in dış
ticaretine çok büyük katkı sağlayan armatörlerimiz
bu ülkeye mal taşımayı bırakabilir. Bu bile
İsrail’i daha temkinli olmaya itecektir.
Amerika’nın da had bildirmemizden etkilendiğini düşünmeyelim.
Onlara da 11 milyarlık THY uçak alımını
iptal ederek daha etkili bir cevap
verebiliriz.
Bİ SORALUM BAKALIM