BUNU YAZMAK GEREK
Başından NOT koyayım: Bu yazı Fatih Terim’i koruyan,
tazminatının verilmesini isteyen bir yazı değildir. Bu yazı giderek
“tek kişilik rejimi” benimsemeye başlayan, demokrasi ve hukuk
kurallarının askıya alınmasından rahatsızlık duymayan, öfkelerine
ve duygularına kapılarak her türlü hukuksuzluğu içine sindiren
aymazlara bir “ilkenin” hatırlatılması için yazılmıştır.
Milli Takımlar Teknik Direktörlüğünden alınan Fatih Terim tazminatı
olan 3.5 milyon Euro’yu Futbol Federasyonu’na çektiği ihtarname ile
isteyince kıyamet koptu. Federasyon adı kebapçı skandalına karışan
Fatih Terim’i görevden aldıktan sonra, önce tazminat ödeneceğini
açıklamıştı. Ancak daha sonra yapılan açıklamada “Terim’e tazminat
ödemeye gerek duymuyoruz” denmişti. Terim de bunun üzerine
ihtarname çekerek tazminatının ödenmesini istemişti.
Spor yazarları, siyaset yazarları, magazinciler hepsi bir ağız
olmuş “Fatih Terim tazminatı alamaz” diyor. Neden? Çünkü tazminat
çokmuş. 3.5 milyon Euro’luk tazminat olur muymuş?
Bu; Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığı, artık devletin keyfi
biçimde yönetildiğinin ve asıl önemlisi bu durumun kabul gördüğünün
bir kanıtıdır.
Fatih Terim milli takımın başına getirilirken kendisiyle bir
sözleşme imzalandı. Hayli yüksek maaş içeren bu sözleşmeye
karşılıklı olarak “tazminat maddeleri” de eklendi. Fatih Terim bu
milli görevini yaptığı sırada adı çirkin bir saldırı olayına
karıştı. Kamuoyunda büyük tepki çeken bu olay üzerine sözleşmesi
iptal edildi. Eğer sözleşmede “göreve tazminatsız son verilmesi ile
ilgili özel maddeler” konulmadıysa Fatih Terim tazminatını alır.
Tabii Türkiye bir hukuk devletiyse.
Fatih Terim milli takımın başına zorla geçmedi. Çok yüksek maaş ve
tazminat maddeleriyle bezenmiş sözleşmesini federasyon başkanının
alnına tabanca dayayarak imzalatmadı. Bu bir.
İkincisi; Terim’in sözleşmesi gizli değildi. En gariban vatandaştan
süper zenginlerimize kadar herkes Fatih Terim’in milli takımı
yönetmesi karşılığında kaç para alacağını biliyordu. Bu sözleşme
imzalandığında sadece birkaç köşe yazarı “Nedir bu kadar yüksek
maaş, dünyanın hiçbir ülkesinde milli takımın başındaki kişi bu
kadar para almıyor” diye yazdı, o kadar. Ne spor otoriteleri ne
siyasetçiler ne de gazete ve televizyonlarda boy gösterenlerden
ciddi bir itiraz olmadı. Maç kazanıldığı sürece de ödenen bu
paraları kimse dert etmedi. Şimdi bir sorun yaşanmış ve Fatih Terim
de “tu kaka” ilan edilmiş. Artık kendisini beğenmediğimize göre
tazminatını da ödemeyebiliriz. Öyle mi?
Peki, böyle bir uygulama hangi medeni ülkede, hangi hukuk
devletinde olabilir? Hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu
Amerika’da, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde imzalanmış bir
sözleşmenin keyfi olarak uygulanmamasını isteyebilecek cesarette
bir kişi çıkabilir mi?
Medeni ülkelerde hukuk ve kanunlar geçerlidir. Duygular,
oluşturulan algılar, öfkeler veya sempatiler hukukun eğilip
bükülmesine, yok sayılmasına asla neden olamaz.
Daha önce kimsenin itiraz etmediği sözleşme hükümlerine rağmen
“Terim’e tazminat ödemeyin” demek veya ödenmemesine rıza
göstermekle bir emir ile gazetecilerin tutuklanması arasında fark
yoktur. Hukuk ya her yerde geçerlidir ya da zaten uygulanmıyordur.
Pilav üstü az kuru gibi “keyfe bağlı hukuk” uygulanamaz.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER