ANALİZ
Solun en büyük hastalığı emperyalizmden fena
halde korkmasıdır.
Bu korku her şeyin emperyalizm
tarafından tezgâhlandığı paranoyasını da
yaratır.
Bu paranoya sonunda ülkede ne oluyorsa olsun her
şeyin sorumlusu emperyalizm olarak görülür.
Sonucunda emperyalizmle mücadele yerini
çaresizliğe bırakır. Körelen gözler karşı
devrimi emperyalizm karşıtı sanmaya başlar.
Şu anda Türkiye’de yaşadığımız da bu. Her
taşın altından emperyalizmin, Türkiye’deki somut
algıyla, Amerika’nın çıktığını düşünen bu
sol zihniyet, çare üretememenin
çaresizliği içinde Erdoğan’a
sarılmaya ve adeta onun çöpünde
altın aramaya çalışıyor.
15 yıllık karşı devrim operasyonunu, buna yine
sol içinden çıkmış hainlerin
verdiği olağanüstü desteği, Amerika’nın tüm taleplerinin
emir kabul edilerek Türkiye’nin bölge
jandarması yapılmak istenmesini, bunun sonucunda ülkenin
bir batağa saplandığını, buradan kurtulmak için
çırpındıkça daha da battığını ve
can havliyle varlıklarını borçlu oldukları güçlere de
saldırdığını görmeyenler Erdoğan’ı neredeyse
emperyalizme direnen kahraman
tahtına oturtacak.
Çaresizlik içinde kıvranan karşı
devrimci AKP lideri “kaba ve ilkel
milliyetçiliğe” sarılırken, eski sol zihniyetli muhalefet
“emperyalizme karşı Türkiye’nin bekası söz konusuysa
iktidarda kimin olduğuna bakılmaz” klişesini kendine
bayrak yapmaya çalışıyor.
Türkiye bir uçurumun kenarına getirildi. Ülkeyi
bu hale getirenler çare bulamıyor
ve çırpınıyor. Amaçları ülkeyi değil kendilerini kurtarmak.
Buna karşı muhalefet de bir çare bulamıyor. Bunun için
yeterli ve nitelikli kadrosu yok.
Üstelik bir de “iktidar bize düşerse ne yaparız”
paniği içinde. Aynı panik iktidar kanadında da “Erdoğan
giderse ne yaparız” biçiminde yaşanıyor. Sonuçta iktidarla
muhalefetin dramı aynı noktada kesişiyor bir
anlamda.
Kendini daha akıllı ve nitelikli
gören eski sol zihniyet yine geçmişteki
hatasına kapılıyor ve
sekterlikten medet umuyor.
Çaresizlik girdabındaki sol zihniyet
“Erdoğan devrilirse biz de altında kalırız”
korkusu ile iktidara yönelik eleştirilere “Amerikancı
olmak, emperyalizmin oyununa gelmek” diyerek karşı
çıkıyor.
Şunu söylemekten asla çekinmemeliyiz; Amerika’nın
açık baskılarına rağmen iktidarı eleştirmek
Amerikancı olmak değildir. Türkiye’yi
uçurumun kenarına getiren bu iktidar eleştirmek
emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelmez.
İktidara geldiği günden bu yana Amerika ve
Batı’nın her isteğine
boyun eğen bir siyasi isimden, sırf kendi
şahsi çıkarını korumak için Amerika’ya
kafa tutar görünmesinden
emperyalizme karşı savaşan bir
kahraman yaratılamaz.
Eski sol “çocukluk hastalığından” kurtulmalı ve
bozgunculuk yapmaktan vazgeçmelidir.
KOMİK