ANALİZ
Büyük Adalet Yürüyüşü artık sonuna geldi. Kılıçdaroğlu bugün
finalin yapılacağı Maltepe’ye üç kilometre kala son molasını
verecek. Yarın saat 17.00’de ise son etap yürünecek.
Böylelikle tarihin en büyük kitlesel yürüyüşü tamamlanmış
olacak.
Bu yürüyüşün en büyük özelliği neredeyse 15 yıldır ilk kez AKP
iktidarının gündemi kaçırmış olmasıdır. Bugüne kadar hep gündemi
belirleyen ve muhalefeti peşinden sürükleyen AKP ilk kez CHP’nin
belirlediği gündemi izlemek zorunda kaldı.
Tam 23 gündür bu yürüyüşü durdurmak için, karalama, kirletme
kampanyası yapan iktidar “bitsin gitsin şu yürüyüş” havasında
artık.
AKP Genel Başkanı Erdoğan’a kalsa bu yürüyüş aslında ilk gününde
engellenecekti. Nitekim daha ilk gün yaptığı açıklamada bu
yürüyüşün terör örgütlerine yarayacağını hatta zaten onlar için
yapıldığını söyledi. Sonra biraz da tahrik etmek için olsa gerek
“biz lütfettiğimiz için yürüyebiliyorlar” diyerek yemin ettiği
anayasaya da hukuka da aykırı bir açıklama yaptı.
AKP’ye yakın kaynağımdan aldığım bilgilere göre AKP kurmayları
Kılıçdaroğlu’nun bütün yolu yürüyerek gitmeyi planladığını en başta
anlamamış. Zannetmişler ki Kılıçdaroğlu meskûn mahaller dışında
otobüsüne binecek, kentlere yaklaşıldığında inerek sembolik olarak
yürüyecek.
CHP liderinin tüm yolu yürüyerek geçeceğini öğrendiklerinde ise
buna inanmamışlar, “yürüyemez, ikinci üçüncü günde iflas eder,
üstelik rezil de olur” diye düşünmüşler.
Kaynağım, Gerede’ye kadar süren çok çetin yokuşların
tamamlanmasından sonra AKP’lilerin ayıldığını ve bu yürüyüşün
tamamlanabileceğini gördüklerini belirterek “İşte o andan itibaren
karalama kampanyası şiddetini artırdılar” dedi.
Yürüyüş İstanbul’a doğru yaklaştıkça AKP’li bakanların söylemleri
sertleşti. AKP’ye yakın kaynağın “Saray yürüyüşün başarılı biçimde
gitmesine çok öfkelendi. Kurmaylarına durdurmanın bir yolunu
bulmaları konusunda talimat verdi” dedikten sonra “Ama” dedi ve
devam etti; “Erdoğan’ın öfkesine rağmen, nasıl olduysa oldu, şahin
danışmanlar bu kez itidalli davranarak bu aşamadan sonra
engellemenin ters tepki yaratacağını söylediler. Erdoğan hiç hoşuna
gitmese de bunu kabullenmek zorunda kaldı.”
AKP’nin beklentilerinden biri de yürüyüş sırasındaki tahrik edici
protestolara cevap verilmesiydi muhtemelen. Ancak CHP bu konuda çok
kesin tavır aldı ve başarı ile uyguladı, her türlü tahrike karşı
sadece “alkışla” ve “adalet” sloganıyla karşılık verildi.
Böylelikle yürüyüş bugüne kadar en küçük bir üzücü olay meydana
gelmeden sürdü.
İktidar temsilcileri son bir hamle olarak “provokasyonlar
olabileceğini “ en yetkili ağızlardan yaydı. Hatta muhtemelen bu
nedenle iki IŞİD militanının yakalanması bu yürüyüşe mal
edildi.
AKP’ye yakın kaynağım “O yakalananlarla ilgili gerçek nasıl olsa
ortaya çıkacaktır. Bombacı IŞİD’liler yürüyüşe mi saldıracaktı
yoksa hedef başka bir yer miydi bu konu henüz kesin değil” diye
konuştu.
Bana göre provokasyon söylemleri İstanbul’a girişte oluşabilecek
büyük ilgiyi ve miting günü toplanacak büyük kalabalığı önlemek
için dile getirildi.
AKP’li kaynağım son olarak “İktidar artık mitingin bir an önce
yapılıp bitmesini bekliyor” dedikten sonra şunları belirtti;
“Kılıçdaroğlu birkaç milyona da konuşabilir Maltepe’de. Önemli olan
bu yürüyüşün bir yaptırım gücü olup olmayacağı. Bildiğimiz Erdoğan
yürüyüşten ve dünyadaki yankılarından etkilenmeyecek ve hiçbir şey
yapmayacaktır. Onun aklında mitingin bitmesi ve hemen ertesi günden
itibaren 15 temmuz törenlerini başlatarak gündemi ve toplum nabzını
yeniden ele geçirmek var. Erdoğan 81 ili devlet gücüyle ayağa
kaldırarak (Biz bu yürüyüşçülerden çok daha güçlüyüz, istesek yüzde
50’yi sokağa dökeriz) diyebilmek için sabırsızlanıyor.”
BUNU YAZMAK GEREK