ANALİZ
Türkiye’nin rejimi fiilen değişti. Artık “Türkiye laik bir
ülkedir” demek mümkün değil. Çünkü devlet laik olmadığını ve
olmayacağını her fırsatta dile getiriyor.
Devletin yönetimini elinde tutanlar Türkiye’yi görüntü olarak da
Arap devletleri ligine soktular. Artık milli bayramlarımız, önemli
günlerimiz, kutlamalarımız dini ritüellerle gerçekleştiriliyor.
Açılışlar Kuran’la yapılıyor, sarıklı hocalar dualar okuyor resmi
törenler ondan sonra başlıyor.
Bu aslında kabul edilemez bir durumdur. Türkiye bir din devleti
değildir. Hukuku şeriat değildir. Türkiye nüfusunun büyük çoğunluğu
“Müslüman olan” bir ülkedir. Devlet yönetimi laiktir, hukukun
üstünlüğünü kabul etmiştir.
AKP iktidarı 15 yılda adım adım Türkiye’yi kuruluş felsefesinden,
hukukun üstünlüğü prensibinden, laiklikten uzaklaştırdı. Bunu
yaparken toplumun inanç değerlerini alabildiğine istismar etmekten
hiç çekinmedi.
Milli irade adı altında yaratılan sosyal baskı fütursuzca
kullanılarak devletin tüm kurumları sindirildi, susturuldu. Yargı
tamamen iktidarın hatta bir kişinin sultasına sokuldu. Adalet
sadece iktidarın çıkarı doğrultusunda akla geldi, “bizden
olmayanın” adaleti hak etmediği görüşü milyonların beynine ustaca
kazındı.
Son 30 Ağustos resepsiyonu iktidarın Türkiye’yi getirdiği noktanın
açıkça görülmesi açısından çok önemlidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan o büyük Kurtuluş
Savaşı’nın en önemli zaferi olan 30 Ağustos’u kutlama törenleri
Kuran okunması ve dualarla başlatıldı. Genelkurmay Başkanı’nın eşi
önceden getirildiği anlaşılan bir şalın altına gizlenerek izledi
töreni.
Bunun anlamı şudur; Bundan sonraki devlet törenleri artık Kuran ve
dualarla başlayacaktır. Bu nedenle törenlere katılacak kadınların
hazırlıklı olmaları ve Kuran okunurken başlarını örtmeleri
istenecektir. Genelkurmay Başkanı törene eşini hazırlıklı getirerek
bu uygulamanın ilk adımını atmıştır. Bundan sonra devlet
törenlerine ya kadınlar hiç getirilmeyecektir ya da gelen kadınlar
sınırlı süre için de olsa başlarını örtecektir.
Şimdi kimi kendini bilmezler “Sen Kuran okunmasına karşı mısın?”
diye zevzeklik yapabilirler. “Evet; resmi törenlerde Kuran okunmaz.
Bu kabul edilemez. Devlet sadece bir dinin, üstelik o dinin bir
mezhebinin bir kolunu esas alarak devlet törenlerinde dini
ritüeller uygulayamaz. Kimse Türkiye’yi bir din devleti gibi
gösteremez, kimse Türkiye’yi ilkel ama petrol sayesinde
zenginleşmiş Arap ülkelerinin konumuna getiremez.”
Bunun böyle bilinmesi gerekir.
DEDİKODU