ANALİZ
Devlet Bahçeli'nin “Anayasa çiğneniyor, hukuk yok ediliyor,
fiili durum diyorlar, ya anayasal sınırınıza geri çekilin ya da
fiili durumu hukuki hale getirin” sözleri üzerine AKP çok
heyecanlandı.
Başbakan, Bahçeli'nin bu sözlerini Başkanlık sistemine yeşil ışık
olarak değerlendirdi ve “Başkanlık sistemini en kısa sürede
Meclis'e getireceğiz”dedi.
15 gün önce olanların özeti buydu.
Sonra kıyamet koptu.
AKP “Bu sefer tamam” havasına girerken muhalefet ise MHP'ye ateş
püskürmeye başladı.
İlk günlerde açıkçası benim de canım sıkılmıştı. MHP'nin tıpkı
Meclis Başkanlığı seçimindeki gibi yine “AKP'ye koltuk değneği”
olmaya soyunduğunu düşünmüştüm.
Nitekim iki yazıyla Bahçeli'nin tavrını eleştirdim, “Duvar bile
anlar diyorsunuz, evet duvar bile başkanlık için oy vereceğinizi
anlıyor” diye de yazmıştım.
Ancak geçen günler içinde bu fikrim değişime uğradı.
Çünkü Bahçeli'nin sözlerini dikkatle okuyunca ortaya çıkan şu;
“Fiili durum adı altında anayasayı çiğniyorsunuz. Madem Türkiye'nin
kurtuluşu yarattığınız bu fiili durumda, o halde uzatmayın,
anayasayı önümüze koyun. Ona bakalım biz de kararımızı
verelim.”
Bahçeli'nin bu mantığını başkanlık için destek olarak
okuyabilirsiniz.
Ben aynı kanıda değilim.
Neden şu; AKP 2007 seçimlerinden bu yana “yeni anayasa” konusunu
gündemde tutuyor. Ama geçen 11 yıl içinde ortaya elle tutulur bir
anayasa koyamadı.
Lafa bakarsanız “yeni anayasa” ilgili pek çok görüş var ama dört
başı mamur bir anayasa metnini hala görmedik.
Şuna artık kesin inanıyorum “AKP referanduma götüreceği bir
anayasayı 330 oy desteğini garantilemeden asla ortaya
koymayacaktır.”