KOMİK
İktidar Amerika’ya çok bozuk.
Yandaş- tetikçi medya feryat ediyor yine.
“Amerika ayıp etti, Amerika dost değil mi, Amerika yine
hayal kırıklığı yarattı.”
Neden?
Çünkü Amerika Başkanı Trump, Türkiye’yi
ayrıcalıklı ticaret programından çıkarmak
istiyor.
Amerika’nın “Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi”
adlı bir uygulaması var.
Bu uygulama ile gelişmekte olan ülkelerden gelen
malların gümrük vergileri düşük uygulanıyor.
Böylelikle ekonomisi gelişmekte olan bu ülkeler
biraz nefes almış oluyor.
Türkiye ezelden beri bu programın içinde ve
Amerika’ya mal satanlar düşük gümrük vergisi
ödüyorlar.
Erdoğan Amerika’nın talimatı üzerine rahip
Brunson’u apar topar gönderdikten sonra Trump da
bir jest yapmış ve Türkiye’ye 75 milyar dolarlık
ticaret sözü vermişti.
Ama Trump’ın, Türkiye’yi, Genelleştirilmiş Tercihler
Sistemi programından çıkartmak istemesiyle bu hesaplar
suya düşüyor.
İyi de Trump bu kararı neden almak istiyor?
Şimdi sıkı durun.
Trump Senato’ya yazdığı
yazıda diyor ki “Türkiye ekonomisi artık gelişmekte olan
ülkeler düzeyinin çok üzerine çıktı. Türkiye artık bu kategoride
değil. Bu nedenle ayrıcalık listesinden çıkarılmasını talep
ediyorum”
Yanisi şu ki; Amerika’ya göre
Türkiye ekonomisi gelişmiş ülkeler seviyesine
geldi. Türkiye artık yardıma gerek duymayacak
kadar büyük bir ülke.
Özetle Amerika’ya göre gümrük ayrıcalıkları vermek
aslında Türkiye’ye hakaret.
Buna çok sevinmemiz gerek değil
mi?
Öyle ya iktidar ve yalakaları ne kadar zamandır
Türkiye’nin süper güç olduğunu, dünyayı
titrettiğini, Amerika’ya boyun
eğdirdiğini, Avrupa’yı dize getirdiğini
anlatıyor.
İktidara göre Türkiye’nin süper güç olması,
ekonomik alanda yarattığı mucizeler, halkın
alım gücünün artması, havalimanları,
köprüler, tüneller yapması bütün dünyayı
kıskandırıyor.
Dış güçler Türkiye’nin gelişmesini
hazmedemiyorlar.
Aslında Amerika’nın son kararı, AKP iktidarının yıllardır
Türk halkına anlattıklarının bir kanıtı, bir sonucu değil
mi?
Bizim hep söylediğimiz gibi değilmiş işte.
Değil olduğunu Ankara’nın
hoplamasından anlıyoruz.
Çok öfkeliler Amerika’ya.
Hani utanmasalar bağıra bağıra, “Ne gelişmesi, biz o kadar
gelişmedik, ekonomimiz berbat durumda, nereden çıkarıyorsunuz
bunu” diyecekler.
Gerçi demeyeceklerinin de garantisi yok.
ÇOK GÜLDÜM
Amerika Türkiye’yi ayrıcalıklı ülkeler
statüsünden çıkarmak istiyor ya iktidarın buna tepkisi çok
sert oldu.
“Bizi ekonomik darbeyle terbiye etmeye
kalkıyorlar” diyor, Ankara’da etkili yetkili kişiler.
Oysa Amerika diyor ki “Sen artık çok geliştin, tam da
dediğin gibi süper ülke oldun” bizimkiler itiraz ediyor
“Hayııır yok öyle bir şey” diye.
Bu olay aklıma bir fıkrayı getirdi.
Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam
karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir
genelev inşa etmeye başlamış.
İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler,
ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri
açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.
Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın
öncülüğünde bu genelev için her gün beddua
etmekten öteye geçememiş.
İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün
kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım
düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük
memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler. Ancak
genelev sahibi, cami imamının ve cemaatin bu
hasardan sorumlu oldukları iddiası ile camiye
karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri
savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına
şiddetle itiraz etmişler.
Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş
olabileceği iddiasını da kabul etmemişler ve “Dua
ile yıldırım mı düşermiş, bu adam bu kadar cahil mi?” diye
sormuşlar bir de üstelik.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü
geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara
dönüp “Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi
bilmiyorum” demiş.
“Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir
durum var” dedikten sonra eklemiş; “Taraflardan
birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın
gücüne kesinlikle inanmayan ve inkar eden bir imam ve
cemaati…!”
Bizim durumumuzda da Amerika,
“Türkiye ekonomisi artık çok gelişti” diyor,
Ankara ise “Yok canım nereden gelişmişiz, böyle gelişme mi
olurmuş” diye karşı çıkıyor.
BUNU YAZMAK GEREK
Seçimlere üç dört ay kala AKP’liler “çok iyi
niyetle” bir proje attılar ortaya.
Dediler ki, “Her seçim öncesi bayrak ve gürültü kirliliği
yaşanıyor. Bu kez seçimleri medeni koşullarda yapalım. Her tarafı
bayraklarla donatmayalım. Bina boyu fotoğraflar asmayalım, seçim
otobüsleri bangır bangır bağırmasın.”
Muhalefet efendi
tabii, “Bize uyar” dedi.
Şu anda gerçekten bir bayrak kirliliği yok.
Seçim araçları da bağıra çağıra dolaşmıyor
ortalıkta.
Ama parası çok olan iktidar, bütün bilbordları
kapattı.
Yetmedi, birçok binanın boş yüzlerine dev reklam
panoları astı.
Muhalefet hem parası yetmediği hem de iyi
niyet projesine katkı sağlamaya çalıştığı için bunları
ihmal etti.
İnanmayan sokaklara çıksın.
AKP’nin (Aslında Erdoğan’ın) kaç tane, muhalefetin kaç tane
reklamı var kendi gözüyle görsün.
AKP reklamları o kadar çok ki kaçamıyorsunuz.
Elini göğsüne koymuş bir adam, nereye giderseniz
gidin mutlaka size bakıyor.