ANALİZ
Ekrem İmamoğlu ilk günkü gibi.
Yine sakin,
yine
soğukkanlı,
yine ölçüp tartıp
biçip konuşuyor.
Kararlılığından zerre ödün vermiyor.
“Aman” diyorum milyonlarca kişi gibi, “Ne
olur bozmasın bunu.”
İstanbul tam 25
yıldır aynı zihniyetin yönetiminde.
Recep Tayyip Erdoğan, 1994’te sadece 800 bin oyla
seçilmişti.
Oysa İmamoğlu 4 milyondan fazla oy aldı.
25 yılda İstanbul görüntü olarak çok değişti.
Dev binalar, tüneller, geniş caddeler, geçitler yapıldı.
Çarpık kentleşme ve kalitesizlik
bütün kenti sardı.
Üstüne bir de “Benden olanlar yaşasın, gerisi ne hali varsa
görsün” uygulaması geldi.
İstanbul’un bir devlet bütçesini andıran maddi
gücü ile iktidarın arka bahçesindeki pek çok vakıf, dernek,
kuruluş ve kişinin palazlandığı gözlemleniyor.
Daha ilk günden bazı kişilere araç tahsis edildiği, şoför
ücretlerinin ödendiği ortaya çıkmadı mı?
Benzer durumda on binlerce kişinin olduğu da ileri
sürülüyor.
İstanbul halkının cebinden beslenen, palazlanan,
zenginleşen, bu zenginlikleri ile kibire kapılan
ve şımarıkça davrananlardan hukuk çerçevesinde
hesap sorulmasını bekliyor kamuoyu.
Bu savrulan paraların ortaya çıkarılmasını
bekleyenler, “Halkın cebinden çıkan paralar faiziyle
birlikte geri alınmalı” diye düşünüyor.
Sokakta kiminle konuşsam, “İmamoğlu asla taviz
vermemeli” diyor.
“Mücadeleyi bırakmamalı” diyenlere; “Yani
ne yapmalı?” diye soruyorum.
Cevabı çok basit; “İlk günden beri uyguladığı şeffaflığı
sürdürsün. Erdoğan ve AKP’lilerden gelecek her engellemeyi anında
herkesle paylaşsın, kamuoyu tüm gerçekleri görsün.”
Evet, öyle olmalı.
Artık İstanbul’un bütün bilbordları, alt ve üst geçitleri,
köprü üstleri, metro istasyonları, otobüs durakları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin.
Elbette yandaş-tetikçi medya İmamoğlu aleyhine
sürekli yayın yapacak, algı oluşturmaya kalkacaktır.
İmamoğlu da milyonların gözü önündeki bu
olanağı iyi kullanmalı ve her engellemeyi buralardan
duyurmalıdır.
Belediyenin kimlere nasıl kaynak aktardığı çok
kısa sürede belirlenerek, “dedikodu veya iddia olmaktan
çıkarılmalı” gerçek ortaya konmalıdır.
Geçmişteki ve devam etmekte olan yatırımlar tercihen
uluslararası bilirkişilerin de katılacağı bir heyet
tarafından incelenmeli, varsa fiyatlandırmalardaki
anormallikler halka açıklanmalıdır.
Ekrem İmamoğlu’nun zamanı var.
Gerçekten “hiiiiiç” aceleye getirmeden ama
seri biçimde İstanbul halkını bilgilendirmesi ve
ondan sonra da emin adımlarla yoluna devam etmesi
milyonların beklentisidir.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Başlık elbette tamamen şakadan ibaret.
Ama yine de insanın hoşuna
gidiyor.
Çünkü bundan bir buçuk yıl önce, henüz hiçbir adayın adı
konuşulmazken Ekrem İmamoğlu’nun aday olacağını
yazmıştım.
Geçenlerde aklıma geldi. Ancak bir türlü yazıyı bulamadım.
Sağ olsun bir okurum, “Can Bey siz yazmıştınız, ben yazıyı
saklamıştım bakalım doğru çıkacak mı?” diyerek mesaj atmış
ve yazının tarihini de vermiş.
Bakın; 28 Eylül 2017 günü KORKUSUZ gazetesindeki
köşemde ne yazmışım;
CHP, İstanbul adayını şimdiden belirledi.
Bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyeleri, AKP Genel
Başkanı’nın görevden attığı Kadir Topbaş’ın yerine seçim
yapacaklar. Tabii CHP de Meclis’te en çok üyeye sahip ikinci parti
olarak bir kişiyi aday gösteriyor. Bu aday Beylikdüzü Belediye
Başkanı Ekrem İmamoğlu. Elbette sadece bugün yapılacak formalite
seçim için aday olacak İmamoğlu ama CHP dün kendisi için öyle bir
tören yaptı ki, insan ister istemez “CHP’nin 2019’daki adayı da
galiba İmamoğlu olacak” demeden edemiyor…. Bana kalırsa şu anda
açıklamasalar da İmamoğlu galiba CHP’nin adayı olacak. Böylelikle
İstanbul’da aday çekişmesi hiç yaşanmayacağı gibi zaten belediye
başkanlığı yapan İmamoğlu da iki yıl içinde Beylikdüzü dışındaki
İstanbullulara da kendini gösterebilir. Ayrıca bana göre, konunun
bir de şu güzel tarafı var. Bugüne kadar kendi ilçelerinde çok
yüksek oylarla seçilen hiçbir CHP’li belediye başkanı, büyükşehir
için adaylığını koymamıştı. İmamoğlu bir ilçe belediye başkanı
olarak “sembolik seçim için de olsa” böyle bir cesareti gösteren
ilk kişi. Parti örgütü de bu fedakarlığı görecek ve İmamoğlu’nun
adaylığını destekleyecektir.
BUNU YAZMAK GEREK
Önce Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş için
yazmıştım.
Yavaş, seçildikten sonra ilk resmi görev olarak
Erdoğan’ı havaalanında karşılamaya gitmişti.
Şimdi Ekrem İmamoğlu da karşılamaya gitti.
Her ikisi de doğru yaptı.
Sanki seçilir seçilmez “inatlaşmaya gidiyormuş”
havası vermediler.
Tamam da bence artık yeter.
Bir büyükşehir
belediye başkanı her seferinde cumhurbaşkanı
karşılamak için saatlerini buna ayırmamalı.
Ayrıca protokol olarak bakıldığında da yanlış bir
şey var.
Eski sistemde cumhurbaşkanı devletin başıydı, herkesin
cumhurbaşkanıydı ve sembolik olarak uğurlama ve karşılamalar
devlete olan saygının da göstergesiydi.
Oysa şu anda
artık AKP’li bir Cumhurbaşkanı var.
Durum eskisi gibi değil.
İlle belediye de karşılama uğurlama protokolünde olacaksa
bir görevli tayin edilir havaalanına o gider
gelir.
Bu arada İmamoğlu’nun Erdoğan’ı karşılamasından hiç
görüntü görmedim.
Sanıyorum fotoğraf çektirilmedi ve görüntü kaydına da izin
verilmedi.
Muhtemelen Erdoğan, “Durun daha her şey bitmedi”
dediği için İmamoğlu’nu belediye başkanı kabul
eden bir pozisyonda olmak istemedi.