G-20 Zirvesi için Hamburg'dayız. Bir kısmı kapatılan bu ticaret
şehri yirmi bin polisin görev aldığı yoğun güvenlik önlemleri
altında... Bir ara 7-8 helikopterin havada turladığını fark
ediyorum. Polis arabalarının sirenleri bitmek bilmiyor...
"Küresel kapitalizmin uğursuz toplantısı" olarak görülen G-20
zirvesine katılan liderleri "Cehenneme hoş geldiniz" pankartları ve
protestocular karşılıyor. Putin, Trump ve Erdoğan aleyhtarı
posterler görüyorum duvarlarda... Hatta bir arkadaşım "Erdoğan'ı
öldür" yazan bir postere dikkatimi çekiyor...
Sürekli durdurulan kortej, polisin biber gazı müdahalesi ve çok
sıkı aramalarla Alman devleti bütün gücünü seferber etmiş
durumda...
İnsanın aklına neden bu zirvenin Hamburg merkezinde yapıldığı
sorusu geliyor. Türkiye ve Çin'in ev sahipliğindeki önceki G-20
zirvelerinin daha sakin sayfiye yerlerinde yapıldığı aklıma
geliyor. Daha sonra eylüldeki seçimler öncesi Merkel'in doğduğu
şehir olan Hamburg'u tercih etmesinin sembolik anlamını sohbet
konusu yapıyoruz. Yine de zirve sebebiyle alınan önlemlerin şehirde
dolaşmayı eziyet haline getirmesinden şikâyetçiyiz.
Hamburg'un olağanüstü güvenlik ortamı gibi Alman medyası da G-20
yorumlarıyla dolu. Şüphesiz Trump, Putin ve Erdoğan üzerine
yazılanlar öne çıkıyor.
Ancak Türkiye ve Erdoğan eleştirilerinin ağırlığını görmemek mümkün
değil. Ne de olsa birkaç yıldır Erdoğan'ı suçlamak Alman iç
siyasetinin bir malzemesi haline gelmiş durumda.
Belki de bir adım daha öteye geçildi.
3 milyonu aşkın Türkiye kökenli insanın yaşadığı Almanya'da artık
Erdoğan algısı Alman kimliğinin tanımlamasına bile etki eder hale
gelmiş. AK Parti muhaliflerinin yazıları farklı Alman gazetelerinin
cuma günkü sayfalarını dolduruyor.
Bakıyorum ve şaşırıyorum. Gazeteler ne kadar da Türkiye ile meşgul.
Hepsi de olumsuz şekilde ele alınan konuların sıralanması bile bir
paragraf ediyor: Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye ile müzakerelerin
askıya alınmasını öneren raporun kabul edilmesi haberi, CHP'nin
yürüyüşü ile demokrasi nöbetlerinin "tehlikeli bir karşılaşma
olacağı" yorumu, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ı diktatörlükle suçladığı
bir mülakat, İstanbul'da bazı insan hakları aktivistlerinin
gözaltına alınması, CHP yürüyüşü ve Deniz Yücel haberleri, Alman
Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Röttgen'in "Erdoğan'ın
Türkiye'de demokrasiyi yok ettiği" iddiası ve Almanya Federal
Meclis Başkanı Lammert'in, "Erdoğan ve Trump'ın, demokratik değer
ve normlardan her geçen gün biraz daha fazla uzaklaştığı" yönündeki
açıklaması...