Sonunda Marvel istediği “Örümcek Adam” filmine kavuşmuş
görünüyor. Marvel, “Örümcek-Adam”ı ne Sam Raimi’nin
üçlemesinin ne de Marc Webb’in çektiği iki tane “İnanılmaz Örümcek
Adam” filminin Peter Parker’ını Marvel evrenine ve “Yenilmezler”e
(Avengers) katmak istemedi. İlk üçlemede artık olgunlaşan ve
sürekli kendini tekrarlayan, giderek sıkıcılaşan bir Peter Parker
vardı. Sonraki iki filmde de tutmayan bir maya sözkonusuydu. Evet
daha gençleştirilen Peter Parker, kostümün içinde daha enerjik
görünüyordu ama kostümsüz sahnelerinde yine aynı sıkıcı karakterine
geri dönüyordu.
Yeni model “Örümcek Adam” ilk kez “Kaptan Amerika: İç Savaş”da
tadımlık bir giriş yaptı. Şimdi nihayet kendi filmiyle Marvel
evrenine iyice yerleşiyor. Yeni Örümcek-Adam’ın yaşı daha küçülmüş,
14-15’e getirilmiş, daha aktif, heyecanlı, biraz geveze ve
öncekiler gibi Ben Amca ve May Hala’yı sayıklayıp durmuyor. Komşu
kızına umutsuzca aşık değil. Önüne gelenden tokat yemiyor ve
dünyanın bütün talihsizlikleri onun başına gelmiyor!
80’lerin kolejde geçen ergen komedilerine yaklaştırılıyor ki zaten filmde buna açık bir gönderme de var. 1986 yapımı kült komedi “Ferris Bueller’la Bir Gün”ün (Ferris Bueller’s Day Off) klasik sahnelerinden birine yapılan gönderme hedefi açıkça gösteriyor.
Peter Parker elbette yine okulda bir kıza ilgi duyuyor ve ona açılmaya çalışıyor. Bu gençleştirme operasyonundan nasibini alan cazibeli halası May’le ‘büyükanne-torun’ ilişkisine benzeyen ilişkisi de ‘anne-oğul’ ilişkisine yaklaştırılmış biraz. Yalnız son zamanlarda Hollywood’dan gelen her genç kitle filminde olduğu gibi ırk ayrımcılığına karşı bir önlem amacıyla serpiştirilmiş karakter galerisi biraz fazla kaçmış. Peter Parker’ın çevresinde arap, hintli, yahudi, siyah, beyaz, sarı, uzakdoğulu her türlü ırktan, kostümden çocuk gösteriliyor sürekli. Amerikan toplumu gençler arasında bu tip ayrışmaların artmasından çok korkuyor, bunun için yarı refleksle bir karşılık veriyor, biz bir bütünüz diyor.