ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 Mayıs'ta ilk yurtdışı ziyaretini
gerçekleştirdiği Suudi Arabistan'da, milyar dolarlık silah
anlaşmaları, İran karşıtı cephe ve Katar kriziyle başlayıp 'ılımlı
İslam' açılımıyla devam eden süreçte gözler şimdi de Veliaht Prens
Muhammed bin Selman'ın saray darbesine kilitlenmiş durumda.
Baştan belirtelim ki Arabistan'da olan biten her şey, Trump'ın
'Önce Amerika' kapsamında tetiklediği 'Yeni Riyad' depreminin art
sarsıntılarıdır. Kuşatma altındaki Trump için adeta can simidine
dönüşen bu projenin üç farklı stratejik hedefi bulunuyor.
İlk hedef ABD'nin ekonomik rehabilitasyonu. Suudilerin son
aylarda Washington ile imzaladığı 300 milyar doları bulan silah
anlaşmaları, merkezi New York'taki 2 trilyon dolarlık ARAMCO
şirketinin özelleştirilmesi ve 500 milyar dolarlık teknoloji kenti
NEOM projesiyle girdaptaki ABD'nin rahatlaması amaçlanıyor.
İkinci hedef Ortadoğu'daki jeo-politik darboğazın aşılması.
İran'a yönelik kuşatma projesiyle ABD hem DEAŞ sonrası süreçte
Ortadoğu'da tutunacak bir dal bulmanın hem de Moskova-Ankara ve
Tahran hattına karşı elini güçlendirmenin hesabı içinde.