Suriye'de sıkışan ABD ve diğer güçlerin daha önce devreye
soktuğu 'Türkiye DEAŞ'a yardım ediyor' senaryosu nasıl ters
teptiyse şimdi de soykırımcı ülkeler üzerinden pazarlanan 'Ermeni
tezgâhı' ve 'Türkiye sivilleri katlediyor' propagandası da
ellerinde patlayacak.
Çünkü 'sahte bayrak stratejisi' ile kirli savaş, kara propaganda ve
işgal projelerini artık aklayamamanın ıstırabı içindeler. Zira
sömürgecilerin düzenine çomak sokan Türkiye, bütün ezberlerini
bozuyor.
DEAŞ'a yönelik Fırat Kalkanı ile PKK/PYD'ye yönelik Zeytin Dalı
Harekatı'nda da görüldüğü üzere Türkiye emperyalistlere payanda
olmak için değil ihtişamlı tarih ve kültürüne yürümek için
doğruldu.
Ülkemiz köklerine yöneldikçe kolonyal akıl ve kurşun askerleri
adeta öfkeden kuduruyor. Türkiye, Afrin Harekatı'nda bir sivilin
bile burnu kanamasın diye kılı kırk yardıkça Kızılderilileri
soykırıma uğratan Andrew Jackson'ın ırkçı torunlarını hafakanlar
basıyor.
Katliamlarla inşa ettikleri sistem her yerinden çatırdıyor.
Sadece Suriye'de değil dünyada da gücünü ve meşruiyetini yitiren
ABD, İslam dünyasındaki hegemonyasını sürdürmek için özellikle
2010'daki Arap Baharı'ndan sonra işgal, darbe, etnik ve mezhebi iç
çatışmalarla bölgesel savaşlara dayalı küresel terör siyasetinin
kapısını araladı.
ABD'nin 18 Aralık 2017'de açıklanan 68 sayfalık Ulusal Güvenlik
Stratejisi belgesindeki Ortadoğu bölümünde açık şekilde Müslüman
ülkelerde kaos politikasının sürmesi gerektiği çağrısı
yapılıyor.
Belgede İslam coğrafyasını El Kaide ve DEAŞ gibi örgütler üzerinden
'terör yurdu ve şiddetin tema parkı' olarak tanımlayan bir akıl var
karşımızda. Strateji belgesindeki "Bu bölgenin ABD'ye düşman ve
küresel enerji pazarlarını riske edecek bir güç tarafından domine
edilmesine izin verilmeyecek" cümlesi her şeyi özetliyor.
Yani Orta Asya ve Basra Körfezi'nden Doğu Akdeniz'e uzanan
alanlardaki doğal gaz havzaları ve petrol rezervleri için her türlü
kaotik projenin devreye sokulacağı ilan ediliyor.