Sadece belli bir toprak parçası veya belirli bir etnik
demografiyi değil aynı zamanda birer medeniyeti de temsil eden
Türkiye, Rusya ve Çin gibi imparatorluk tecrübesine sahip ülkeler
çağı başlıyor.
Sayın Erdoğan'ın sık sık sınırlarımızın Mogadişu ve Bosna'dan
Bağdat'a uzandığına vurgu yapması boşuna değil.
Bakmayın siz ABD'nin Venezuela, İran, Rusya, Çin ve Türkiye'ye
yönelik siyasi ve ekonomik naralarına. Küresel sistemin
merkezindeki ABD'nin bizzat kendisi içeriden ve dışarıdan
kuşatılmış durumda.
Zira Türkiye, oryantalist anlatının vazettiği o 'Müslüman bir
ülkenin demokratikleşip kalkınamayacağı tezi'ni tuzla buz etti.
Sosyalist Çin, gelişmekte olan ülkelerin alınyazısına dönüşen
'gelişememe sendromunu' aşarak gelişmiş ülke kategorisine
yükseldi.
Rusya da ABD'den daha ileri askeri teknolojisiyle Pentagon
efsanesini yerle bir etti.
Ankara, Pekin ve Moskova'nın farklı alanlarda sergilediği
performans küresel güç dengesini sarsıyor.
Bu üç ülkeyi 'yeni otoriter eksen' yaftasıyla karalamaya kalkışan
Batı'nın kendisi totalitarizme doğru savrulmaya başladı.