“Amerika'da, savaşta kolunu,
bacağını kaybetmiş asker, bir AVM'ye girdiğinde, eğer
bu
durum biliniyorsa ‘Kendisine
hizmetleri için teşekkür ediyoruz' diye anons yapılır…
Uçaklarda
onlar için pasta kesilir….”
Böyle dediler gaziler…
*
Cumhurbaşkanı, Başbakan, kasaba kasaba, mahalle mahalle gezip 15
Temmuz gazilerine teşekküre giderken, Güneydoğu dağlarında
bedeninin bir kısmını bırakmış, yine de “ülkem
için” diyerek yaşamaya çalışan
gazilere “gazi” değil “engelli”diyor
devlet…
Aslında “sakat kalmış kelle”
diyecekler ya…
Utanmasalar…
*
Kuyruklarda beklerken, bankların arkasında sıraya girerken,
ellerindeki SGK tanıtım kartlarında
da “engelli” yazılı…
“Para-pul isteyen yok, adımızı
versinler” diyorlar…
Bu bir Saygı Öztürk haberiydi dün,
otuz satırı bir saatte okudum…
*
Onları anlamak için, ayaklarınızdan birisini altınıza alarak bir
sandalyeye oturun…
Sokaktan gelen yürüyen insan seslerini dinleyin…
Ve artık asla yürüyemeyecek, koşamayacak bedeninizin, bizzat devlet
adamları tarafından “hiçe” sayıldığını,
yapayalnız kaldığınızı düşünün…
Duvar ağlar…
Duvar…
*
Bir gazi görürseniz gidin yanına…
Bizim AVM'lerimiz, uçaklarımız yok…
Ama bir dokunuşumuz, yürekten ilgimiz, bir selamımız var…
Onlara; kollarını-bacaklarını, sağlıklı yaşamlarını çocuklarımız
için verdiklerini, minnettar olduğumuzu tekrar söyleyin…
Teşekkür edin…
*