Aslında Türkiye’nin neden hedef tahtasına konulduğunu şimdi daha
iyi anlıyoruz...
FETÖ, PKK, DHKP-C hatta DEAŞ'ın Türkiye’ye karşı niye
desteklendiğini görebiliyoruz...
Türkiye’nin istikrarsızlaştırılma arzularının sebepleri ortaya
çıkıyor..
- “Çünkü Sykes-Picot ile kendisine çizilen çerçevenin çok ötesine
geçti...”
Bölgesel siyaset, ekonomi ve savunma alanlarında bağımsızlık ve
bağlantısızlık yönünde ciddi ve kararlı adımlar attı.
Devam edeceğini de korkmadan deklare ediyor.
Myanmar’daki katliam için sesini kim yükseltti?
Müslümanlar için kim devreye girdi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Myanmar lideri Çi’yi araması çok
değerliydi…
Yardımlar için ilk adım da atılmış oldu.
Cumhurbaşkanının eşi Emine Hanım, yardımları organize etmek için
TİKA ile birlikte Bangladeş’e gitti...
Bugün de Dışişleri Bakanı gidiyor.
Sadece Myanmar değil... Dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye
bütün mazlumların ümidi oldu, sesi oldu...
Türkiye ekonomik olarak güçlendiği için bunları yapabiliyor.
Anayasa değişikliği referandumu öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
sözlerini hatırlayalım:
- “Ben ülkemi âdeta bir şirket yönetimi anlayışıyla yönetmek
istiyorum. Niye, işte hızla yürümek için. Süratle karar almak
için…’’
Hemen ardından;
- Vay efendim Türkiye şirket gibi yönetilir mi?
- Bu ülkeyi nereye götürür?
- Türkiye Erdoğan’ın şirketi mi oluyor?
- Evet çıkarsa Erdoğan ülkeyi şirketi hâline getirecek…