Biz İlker Başbuğ’un kitabını tartışıyoruz,
sanıyorduk. Meğer yanılmışız! Abdullah
Gül’ü tartışıyormuşuz.
7 Şubat’ta Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde “popülist politikacıların
demokrasiye verdiği zararları” anlattığı,
Erdoğan’a masa altından tekme atan konuşma olmasa,
2019 yılında tweet bile atmamıştı. Birden Başbuğ’un kitabındaki
kendisiyle ilgili bölümlere itiraz etmek için ortaya çıktı. Başbuğ,
geçen yazımızda anlattığımız 2010 YAŞ’ı ile ilgili “Başbakan
Erdoğan’ın daha uzlaşıcı, Cumhurbaşkanı Gül’ün ise daha ısrarlı
olduğunu gördüm” demişti ya... Gül ortaya çıktı ve “Cumhurbaşkanı
YAŞ üyesi olmadığından bu sürece katılamaz” dedi. Böylece İlker
Paşa’nın anılarında defalarca sürece müdahale ettiği görülen Gül,
“YAŞ üyesi değilim” diyerek kendisini bir anda her şeyin dışına
atıyordu. Tam bir Gül kıvraklığı değil
mi?
Oysa yıllarca yanından ayırmadığı danışmanı Ahmet
Sever’in “Abdullah Gül ile 12 yıl” kitabında
aksini gösteren onca örnek var ki...
Mesela 2011 YAŞ’ında teamüllerin dışına çıkılarak Kara Kuvvetleri
Komutanlığı engellenen ve 2012’de emekli edilen Aslan
Güner’i biliyorsunuz. Yıllarca protokolde First Lady
Hayrünnisa Gül’ün elini sıkmamasıyla gündeme
gelmişti. Güner’in “yanlış algılandığı” açıklamasına rağmen, Gül’ün
ne kadar kızgın olduğu anlatıldıktan sonra şu sözler dikkat
çekiyordu:
“Bu olay önemliydi. Zira, daha sonraki
dönemde herkes Aslan Güner’in Genelkurmay
Başkanı olmasını bekliyordu, ama bu
gerçekleşmedi.”