Zamanı, zemini, kuvvet dengesini gözetmeyi zorunlu kılar. O
nedenle diplomaside ilk adımı atan, ilk hamleyi yapan, ilk
girişimde bulunan taraf olmak önemli olsa da, öncelik sağlasa da,
her zaman istenilen sonucu vermez.
Diplomasinin bu kısa tanımına göre; Türkiye’nin son yıllardaki
diplomatik adımları hep başarısızdır. Yüksek perdeden konuşan,
seyahat etmekten hoşlanan, zirvelere katılmayı seven, sıkça tehdit
eden, yerli yersiz arabulucu olmaya heveslenen diplomasi iflas
etmiştir. En somut örneği de Kıbrıs’tır. Her ne kadar KKTC’deki
yeni hükümet, Cumhurbaşkanı Akıncı ile
kıyaslanmayacak kadar milli davada hassas olsa da, şimdiye dek o
kadar çok yanlış yapılmış, öylesine büyük ödünler verilmiştir ki,
toparlamak zordur. Arkasına ABD ve Avrupa’yı da alan Yunan - Rum
tarafı, Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak gördüğü halde ve
Yunanistan Ege Denizi’nde 18 Türk adasını işgal etmesine rağmen,
Türkiye’nin geri adım atması istenmektedir.