ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarının ikinci paketi, yarın
devreye girecek. İlki 6 Ağustos 2018’de yürürlüğe giren
yaptırımlarla ABD, İran ekonomisini zayıf düşürmeyi, bu yolla
rejimi sarsmayı, hatta devirmeyi amaçlıyor. İkinci parti
yaptırımların hedefi, küresel petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde
10’una, doğalgaz rezervlerinin yüzde 20’sine sahip olan İran’ın
enerji ihracatını sıfırlamak. Ancak ABD’nin eli de çok rahat değil.
Ülkelerin ve ittifakların aldıkları tutumları sıralayalım…
ABD, 1979 İran İslam Devrimi’nden beri İran’la sorunlu. İran’a
karşı Birleşmiş Milletler ve NATO’yu da devreye sokuyor.
Müttefiklerini, İran’la ticaret yapmamaları yönünde uyarıyor.
Avrupa Birliği (AB), İran gibi büyük bir pazarı kaybetmek
istemiyor. İran’ın enerji kaynaklarının büyüklüğünü biliyor. AB -
İran ticaret hacmi 22 milyar Avro. Her ne kadar Alman ve Fransız
şirketleri, ABD’nin yaptırım kararına uyup İran’dan çıkmaya
başladılarsa da, Almanya’nın inisiyatifiyle, AB karşı hamle yaptı.
İran’la yeni kurulacak finansal bir mekanizma üzerinden ticaret
yapmayı sürdüreceğini (petrol ticareti dahil) açıkladı. Brüksel,
Tahran’la imzalanan nükleer anlaşmaya bağlılığını yinelerken,
ABD’yle İran konusunda tam uyum içinde olmadığını da gösterdi.
Rusya ve Çin, ABD’nin küresel ölçekte en büyük rakibi olmalarının
yanında, ABD’ye karşı İran’ı destekliyorlar. İkisi de ABD
yaptırımlarına karşı. İran’ı a) stratejik ve jeopolitik konumuyla,
b) bölgesel aktör olduğundan, c) enerji zenginliğinden ötürü, d)
Avrasya güçleriyle birlikte hareket ettiği için, e) ABD karşıtı
tutumu nedeniyle, f) ekonomik açıdan büyük bir pazar olarak
önemsiyorlar. Çin, İran’daki en büyük yabancı yatırımcı, 100’den
fazla şirketiyle faaliyette. Petrol ve doğalgazda dışa bağımlı olan
Çin, İran’ın enerji sektörünün gelişmesini önemsiyor. Doğu’nun
yükselen bir diğer ülkesi, İran enerji kaynaklarının önemli bir
müşterisi Hindistan da, yaptırımlara uymayacağını açıkladı.
Avrasya’nın büyük...