Aklımdan Nazım Hikmet’in “Hapiste yatacaklara bazı öğütler” şiirinden şu dizeler geçti o satırları okuduğumda:
Dünyadan, memleketinden, insandan/ umudun kesik değil diye/ ipe çekilmeyip de/ atılırsan içeriye, yatarsan on yıl, on beş yıl/ daha da yatacağından başka./ ‘Sallansaydım ipin ucunda bir bayrak gibi keşke’ demeyeceksin/yaşamakta ayak direyeceksin.
Dün…
“Hava Harp Okulu’nun İstanbul’dan İzmir’e taşınacağına” dair Cumhuriyet’ten Barış Terkoğlu’na röportaj veren emekli Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok’u “tebrik etmek” için aradığımda laf lafı açtı ve dedi ki: “Önceki gün Ekrem Başkan’ı ziyaret ettim. Konuştuk, dertleştik.”
Araya girdim: “Komutanım siz Hasdal ve Sincan’da 4 yıl 10 ay hapis yattınız ve şimdi de Silivri’de İmamoğlu’nu ziyaret ettiniz. Ne gördünüz? Ne hissetiniz? Soğuk demirlerin sesini bir daha hatırlamak nasıldı? İmamoğlu ne dedi? Ne hissediyor? Bana yazın lütfen.” Şimdi sizleri 4 yıl 10 ay FETÖ kumpasıyla hapis yatan Üçok’un Silivri ziyaretindeki İmamoğlu izlenimleriyle baş başa bırakıyorum.
Tutuklandığını duyduğumda, ilk gecesini nasıl geçirdi acaba diye düşünmüştüm. Herkes için zordur hapishanedeki ilk gecesi. Ben bitkin düşüp uyuyuncaya kadar ranzada dönüp durmuştum. Aklımda bin bir soru neler oluyor diye şaşkınlıkla karışık bir öfkenin içerisine düşmüştüm. Mutlaka O’nun da yüreği kabarmış, tüm bu olanların nedenlerini bilmesine karşın öfkelenmiştir.