Hazine’de para bitti. Yabancıdan tefeci faizi ile dahi para gelmiyor. Özel Tüketim Vergisi’ne zam yaptılar ama kasaya girmesi aylar alacak. Vatandaşın mevduat faiz gelirinde stopajdan da 2.5 puan da aldılar. Para basmak da artık çare değil. Turkcell, Telekom gelirleri de ellerinde. Ancak maaşları hangi kamu bankasından vereceklerini bilemiyorlar. Bu arada ekonomi üst yönetimi yavaş yavaş bu yönetimden uzaklaşmaya çalışıyor. Yabancılar da bazı yöneticilerin telefonlarına çıkmamaya başladı. Anadolu’da bir deyim var: Halimiz itten beter keyfimiz paşada yok.”
Bu cümleleri ekonomi çevrelerini yakından takip eden bir dostum NEFES yazarı Nuray Babacan’ın 25 Temmuz’da kaleme aldığı “Ekonomi direksiyonu zorda” başlıklı yazısının ardından bana kurdu ve dedi ki: “Yazının eksiği var fazlası yok.”
Babacan ne demişti: “Mehmet Şimşek, moral bozukluğu konusunda zaman zaman yapılan yorumlara rağmen kendisinin seçime kadar görevinin başında olduğunu her fırsatta tekrarlıyor. Ancak AKP kulislerinde, sonbaharda görevine veda edeceğine ve yerine Cevdet Yılmaz’ın (Cumhurbaşkanı Yardımcısı) getirileceğine ilişkin iddialar da dolaşıyor.”
Yazı o gün birçok internet sitesinde haber olunca aynı gün Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), “Ekonomi Direksiyonu Zorda” başlıklı köşe yazısında yer alan iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı: “Sayın Cumhurbaşkanımız, kabineyle ilgili tasarruflarını anayasal yetkileri çerçevesinde, yalnızca uygun gördüğü zamanda ve resmi kanallar aracılığıyla kamuoyu ile paylaşmaktadır. Aksi yönde yapılan yayınlar etik gazetecilik anlayışıyla bağdaşmamaktadır.”
Nuray Babacan’ın iddiaları ne kadar doğru ne zaman doğrulanır bunu sadece Erdoğan bilebilir ama bildiğimiz Mehmet Şimşek yönetiminin AKP çevrelerinden dahi onay alamadığı! Tam bu tartışmalar sürerken bir kitap bitirdim.
Ekonomist Prof. Dr. Ceyhun Elgin yazmış. Adı: Bu Hesapta Bir Gariplik Var/Ekonomi İle Kandırılmak. (Kırmızı Kedi Yayınevi) Kitabın can alıcı tespiti Elgin’in “Bu kitabı neden yazdım?” sorusuna verdiği yanıt: “Her gün alışveriş yaparken, maaşımızı hesaplarken, kiramızı öderken ya da faturaları gördüğümüzde aslında bir şeylerin ‘tuhaf’ olduğunu seziyoruz. Peki bu gariplik nedir? Ekonomi, hayatımızın her alanını şekillendirirken, çoğu zaman karmaşık teorilerle, teknik jargonlarla ve devasa tablolarla bizden uzaklaştırılır. Ancak bu ‘görünürde karmaşık’ olan ekonomi, çoğu zaman gerçekliği perdeleyen bir illüzyon yaratır. Ekonominin bir kandırmaca olarak kullanıldığı bu sistemde, soruları sormadıkça cevapları asla bulamayız: Faturaları kim ödüyor? Kim kazanıyor, kim kaybediyor? Bu sistem kimin için çalışıyor? İşte bu kitap, ekonomideki ‘gariplikleri’ eleştirel bir bakış açısıyla analiz ederek, sizi bu soruları sormaya davet ediyor. Ekonomi biliminin toplumsal bağlarını açığa çıkararak, bir kandırmaca olarak değil, hayatı anlamanın bir aracı olarak yeniden keşfetmenizi amaçlıyor.”