İçtiği sigaradan son bir nefes daha içine çekip; ‘meredi
bırakamıyorum’ diyerek sertçe yere atan ve ayağıyla da üstüne
basıp, kızgınca ezen kişiyi gören bir Allah dostu:
-Sana, öyle ya da böyle hizmet veren bir şeye bu şekilde
davranmamalısın. Nankörlük yapıyorsun, ona nazik davran; diye öğüt
verir.
Cânı-cânânı bırakın bir yana, eşyayla kurulacak ilişkide ve hatta
en kötü hadisede bile vefayı eksene koyabilmek… Böyle anlamışlar
dini-diyaneti bizim Anadolu erenleri.
Varlığa, var olan her şeye ve kurduğu her ilişkiye sadakatle
bağlanan bir insandan daha asil kim olabilir?
Büyük şair Fuzuli, ‘vefâ’yı “insan ahlakının en soylu temellerinden
biri“ olarak görür. “Sözünde durma“, “sevgisinde sadık ve sebatlı
olma“ manalarına gelen “vefa“, insanı ve insanlığı ayakta tutar.
Buna insanın özüne sadakat da diyebilirsiniz.
BİRE VEFA BİNE VEFADIR