Önümüzdeki pazar, geleceğimizi oylayacağız. Referandum, ne
hükümet meselesi, ne bir kişi meselesi, ne bir parti meselesi, ne
de ahiret meselesi!
Bu referandum, büyük bir mücadele sonrasında bağımsızlığını
kazanmış; “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışını ağır
aksak da olsa ikame etmeye çalışan Türk Milleti'nin, rejimini
değiştirip, iradesini, tek adama (padişaha/sultana/halifeye)
bırakıp bırakmama meselesi.
Keza, bu referandum; sınırlarımızda nasıl bir plan oluşturuldu,
Büyük Ortadoğu Projesi nasıl yürütülecek, ABD-İsrail planları nasıl
başarılı olacak; bu zeminde Türkiye kolay lokma haline nasıl
getirilir vb. hususlarda projeler yapan küresel güçlerin
beklentilerine de bir nevi cevap meselesi.
Bizi, Ortadoğu ülkelerinden ayıran en temel özellik; demokratik,
laik bir hukuk devletine sahip olmamız. Referandum maddeleri ise
demokratik devlet sistemini, temelden değiştirecek özelliklere
sahip.
İki yüz yıldır, Avrupalı olma yolunda mücadele veriyoruz. İçeriden
ve dışarıdan önümüze konulan tüm müdahalelere rağmen… Ve yol
ayrımındayız; herhangi bir Ortadoğu ülkesi gibi olmak istiyoruz mu
diyeceğiz; yoksa iki yüz yıldır yüzümüzü çevirdiğimiz, uygar ve
çağdaş ülkeler yolunda yürümeye devam mı, diyeceğiz?
“Ahiretinizi tehlikeye atmayın” cümlesi, tipik Ortadoğululuktur.
Zira Ortadoğu topraklarında, ondört asır boyunca, iktidar odakları
dini-imanı böyle kullandılar. Bu cümleyi duyar duymaz, bir hukukçu
ve aynı zamanda kişisel gelişim uzmanı olan Mümin Sekman'ın
“Ortadoğulu Olmak Nedir Bilir misiniz” başlıklı yazısını
hatırladım. Gelin her bir tespiti, dünü, bugünü ve yarını dikkate
alarak düşünelim:
ORTADOĞULU OLMAK NEDİR?