Roger Garaudy, “Yobazlıklar” kitabında:
Akıl ve tefekkürden uzak, zamanın ruhunu okuyamamış dinci
yobazlığa;
Etnik kökenini kutsayan ırkçı yobazlığa;
Bilimi putlaştıran ve teknik aklı din yapan bilimci yobazlığa;
Çıkarlarını her şeyin üstünde tutan kapitalist yobazlığa;
Marks'ın “Bilimsel sosyalizm” anlayışını berhava eden taklitçi
yobazlığa;
Tabiat ve insanlara karşı, bilim ve tekniği sayesinde hükümran olan
sömürgeci ve ikiyüzlü yobazlığa;
Sözün özü, dışlayıcı, ötekileştirici, diyalogdan uzak, insanlığı
sürü haline getirmek isteyen her türlü yobazlığa karşı çıkıyor ve
kitabını şu cümleyle bitiriyor:
“İnsanda tam anlamıyla insancıl olan şeyin bilicine varmamıza
yardım etmeyen her eğitim, her sanat, her siyaset bizleri dünya
çapında bir intihara götürür.”
Nitekim götürdü. İnsanı onursuz yaşamaya mahkûm kılan her türlü
düzen ve onların yöneticileri insanca yaşamayı yok ettiler. Bakın
doğulu toplumların liderlerine; kurumları, demokrasiyi,
özgürlükleri ve en temel insan haklarını ikame etme yerine sadece
kendilerini, kendi ikballerini düşündüler. Hiç ölmeyecekmiş gibi
saltanatlarına tapındılar. Toplumlarına huzur yüzü
göstermediler.
Son yüzyılın Müslüman coğrafyasında; kan, gözyaşı, yoksulluk ve
cehaletten başka ne var? Acılı, yorgun ve ümitsiz vatandaşlar
ülkelerinden kaçmak istiyorlar; dili diline, dini dinine benzemeyen
ülkelere sığınmak istiyorlar.
Neden; kendilerini güvende hissetmek için!
Neden; özgürce nefes almak için!
Neden; çocuklarını istedikleri gibi yetiştirmek için!
Neden; geleceklerini teminat altına almak için…
Bundan daha tabi ne olabilir?