Çıktığı coğrafyalarda insanlığa büyük acılar yaşatan terörizm,
dünyamızı tehdit eder hale geldi. Ekonomik ve hukuksal anlamda
yaşanan zulme ve her türlü adaletsizliğe maruz kalmış topluluklar
bir de şiddet ve nefret içerikli bir inançla besleniyorsa, kanlı
tablolar doğal bir sonuç.
Her toplumda terör için elverişli bir zemin bulmak kolay. Fakat
yoksulluğun, yoksunluğun ve cehaletin kol gezdiği ülkelerde,
dışarıdan müdahaleler de söz konusuysa şiddetin ve terör
örgütlerinin neşv-ü nema bulması hiç zor değil.
Kendimizi kandırmaktan vazgeçelim artık; bilinmelidir ki her
ideoloji ve her inanç terör üretebilir.
Okumalar insanın eğilimine, kapasitesine, içinde bulunduğu
algılayış ve yaşayış standardına göre ilerler. Maksadınız düşman
yaratmak ve onları yok etmek ise, buna, üç büyük ilahi dinin ve
hatta birçok ideolojinin farklı okumalarına bakarak referanslar
bulabilirsiniz.
Hakeza dinler tarihinde yolculuklar yaparak, sözüm ona din adına
yapılmış her türlü vahşeti ve kötülüğü meşrulaştırıp bunun adına
din de diyebilirsiniz
İnsana düşen
İnsanı motive etmede en etkili güç dindir. Özellikle kaybedeceği
çok şeyi bulunmayan insanlara, din adına geride bırakacağı en
anlamlı hareket olarak telkin edilen “ölme ve öldürme” düşüncesi,
tarih boyunca istismar edilen ve siyaset başta olmak üzere faklı
dinamikler tarafından kullanılan manevi bir güce dönüşmüştür.
Böyle dönemlerde entelektüellerin barışçıl ve evrensel ortak bir
dil kullanamaması ayrı bir garabettir. Sözün bittiği bu yerde, fert
fert insana düşen sorumluluk, önce kendine, kendi bilincine
yönelmek ve kendi farkındalığını oluşturmaktır.
Burada “Kendini bilen Rabbini bilir” sözünü de hatırlatalım.