Bugün Kurban Bayramı…
Koçlar, koyunlar kesilecek, büyükbaşların kanı akacak…
Ancak Kur'an'ın beyanıyla söyleyelim “Onların ne etleri, ne kanları
Allah'a ulaşır, fakat sizden O'na ulaşan yalnızca, gösterdiğiniz
derin sorumluluk bilinci ve duyarlılıktır.”
Bu bilince ve bu duyarlılığa kurban vasıta olabiliyor mu, temel
soru bu.
İnsanlığın yaşı kadar eski bir ritüel kurban… Sadece hayvanlar da
değil her türlü yiyeceklerin yanı sıra genç kızlar, çocuklar bir
dönem “kurban” olmuşlar.
Kurban İslam'da farz bir ibadet değil ancak farz gibi mütalaa
edilmesi ve hatta kat'i olan pek çok hükümden daha çok dikkate
alınıyor olması, üzerinde durulmaya değer. Dini boyutuyla birlikte,
sosyolojik, psikolojik ve hatta ekonomik boyutu ele alınarak, bu
ritüelin amacına uygun hizmet edip-etmediği yıllardır tartışılır
durur. Ancak ne kadar sağlıklı tahliller yapılmaktadır; bunun
izahı, genel anlamdaki dini düşüncedeki gelişmelerle ilintili
olarak ortaya konulabilir. Hele dinde, asli olanların yerini tali
hükümlerin alması ve tartışmaların bu zeminde yürütülüyor olması,
zaten başlı başına bir problem.
AMAÇ NEDİR
Gayri ihtiyari şu soruyu sormadan geçemiyor insan: Geleneksel fıkha
göre, Hanefilerce vacip, diğer tüm mezheplerce sünnet (nafile
ibadet) olan kurban ritüeline gösterilen ilgi ve hassasiyet
-zengini yoksulu herkes kesiyor çünkü- Kur'an'da onlarca yerde
geçen ve kurbana atıfla da söylenilen ayetteki “sorumluluk ve
duyarlılık bilincine” gösterilmiş olsaydı, halimiz acep nasıl
olurdu? Muhtemeldir ki:
“Oku” emri dikkate alınır, her türlü cehaletin boynu vurulurdu.