Mezhepler din değildir. Bir dini benimseyen kişilerin ve
toplulukların özellikleri sonucu ortaya çıkan formlardır.
Dolayısıyla her mezhep, yeşerdiği toplumun ve coğrafyanın siyasal
ve kültürel izlerini taşır. Bir mezhebin, tüm Müslümanlar
tarafından değil de, belli bir topluluk tarafından benimsenmesinin
sebebi budur. Örneğin Şia, İran’da etkin iken, Maturudilik ve
Hanefilik Türkler tarafından kabul görmüştür.
İlk dört halife döneminden itibaren her alandaki değişim süreci,
siyasi çatışmalar, yabancı kültürlerle temas, Müslümanları pek çok
problemle karşı karşıya getirmiş; çözüme yönelik arayışlar farklı
ekolleri doğurmuştur. Haricilik, Mürcie, Şia (ve kolları),
Mutezile, Ehl-i Sünnet (Maturudilik, Eş’arilik, Selefilik),
Dürzilik, Nusayrilik, İbadilik, Kadıyanilik ve Vehhabilik itikadi
mezheplerdendir. Ayrıca onlarca fıkhi mezhep ortaya çıkmış
ve fakat pek çoğu varlıklarını sürdürememiştir. Hanefilik,
Şafiilik, Malikilik, Hanbelilik ve Caferilik günümüze
ulaşanlardandır.
MEZHEP NEDİR?
Mezhep, Arapça’da “zehap” kökünden türemiştir;
benimsenen görüş, farklı tutum ve davranış, gidilen yol anlamlarına
gelir. Terim olarak, bir dinin asli hükümleri dediğimiz inanç
esaslarıyla; ibadet ve muamelat hükümlerinin delillerini ortaya
koyan âlimlerin görüşlerinin sistematize hale getirilmesidir.
Kur’an’da ve hadislerde mezhep kelimesi geçmez. İhtilafları Hz.
Peygamber “fırka” kelimesiyle ifade etmiştir.
Kur’an’da “Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın; fırkalara
bölünmeyin, parçalanmayın” (Al-i İmran/103) uyarısı
yapılır. Ayetin sonundaki “doğruya ve güzele yol
bulasınız” ifadesi, insanlıktan beklenen tutumdur.
Peygamber döneminde müminlerin birliği söz konusudur. Vefatına
kadar herhangi bir ihtilaf oluşmamıştır. Vefatı sonrası, ilk
yazımızda belirttiğimiz gibi “imamet” konusu başta
olmak üzere; Allah’ın sıfatları, zat sıfat ilişkisi, iman amel
ilişkisi, kader, irade, tevhit, nifak, büyük günah, hidayet ve
dalalet, büyük günah işleyenlerin ahiretteki durumu ve benzer pek
çok konuda farklı görüşler beyan edilmiştir. Keza, ibadetlerin
yapılış şekillerinde; haram helal konularında; muamelat dediğimiz,
nikâh, boşanma, alışveriş, miras, vasiyet, vekâlet gibi hususlarda
birbirine benzer ya da taban tabana zıt görüşlerin olduğunu
söylemek mümkün.