Hz. Peygamber, ırmakta abdest alan kişiye suyu israf etmekte
olduğunu söyler.
O sahabe şaşırır: “Ey Allah’ın Elçisi, ırmaktan abdest
alırken su israf olur mu?” diye sorar.
Hz. Peygamber: “Evet, ırmak da olsa su israf
olur!” der.
Her dönem idraklere ölçü olabilecek evrensel bir
yaklaşım: “Irmak da olsa israf olur!” Derin,
düşündürücü ve bir o kadar da estetik.
“Emanet” anlayışı bu olsa gerek. Varlık ile insan
arasındaki ahenkli ilişkinin adıdır çünkü İslam. Eğer dindarlıktan
bahsedeceksek, tam da budur dindarlık; ölçülülüğün, düzenliliğin,
rafine yaşamın kendisidir. Başka bir ifadeyle dengenin,
huzurun/huzurda olmanın adıdır.
İslam düşüncesinde, varlık, insana
“emanet” olarak verilmiştir. En başta çevre…
Öyle görülüyor ki imarı inşaattan ibaret görmek, doğada ne varsa
bozguna uğratmak insanoğlu için hiçbir şey. Dengeyi kaybetmeye
görsün; çıkarları, bitmez tükenmez arzuları uğruna, el atmadığı ve
fesada uğratmadığı ne kaldı yeryüzünde?
Zamana (asra) ihanet etti en başta İslam’ı diline pelesenk edenler.
İnsani gelişmişlikte, ekonomide, bilimde, sanatta, birçok
gelişmişlik indeksinde dünyanın en geri kalmış ülkeleri arasında
yer almanın izahı başka türlü nasıl yapılır? Vaktin çocuğu olup
zamanın ruhunu okuyamamanın ıstırabıyla savrulup durmakta koca
İslam Coğrafyası; mutsuz ve huzursuz… Ortak idealleri yaratacak ve
bu ideallere varış yollarını tayin edecek aydınları yok. Varsa bile
sessizliğe gark olmuşlar. Oysa aydınlar toplumun
vicdanıdırlar.