Yaz başından beri durum sabit: Tatilde para harcayan yerli
turistimiz, Yunan adalarına kaçtı. Magazin haberlerine bak
görürsün; Bodrum'da, Çeşme'de fır dönen ünlülerimiz,
sosyetiklerimiz artık Mikonos'ta.
Sosyal medyaya bak şak diye anlarsın; ayakların kumlara
uzandığı, kadehlerin tokuşturulduğu, serin sulara girilen, renkli
kapılar önünde, merdivenler üzerinde poz verilen fotoğraflarda
Leros, Patmos, Simi, Midilli, Sakız...
Bodrum'dan sabah 09.00'da bin feribota, küt diye Kos'tasın
mesela. Giden gidene, birbirine anlatan anlatana. Cümleler de
genellikle şu şekil:
'Şekerim beş kişi bir kalamar yedik, sofraları donattık,
içtik; burada iki kişi o fiyata çıkamazsın.'
'Hayatım, kimse kimseyi yormuyor, kasmıyor, rahat rahat
tatilini yapıyorsun.'
'Yahu ben enayi miyim Bodrum'da, Çeşme'de para
harcayacağım?'
'Burada ne mafyası bitti, ne silahı, ne dolandırılması;
bıktık artık. Yunan adaları mis gibi. Yemeği yemek, denizi deniz,
sistemi sistem.'
Sanırsınız adalara göç var, sanırsınız burası Ege değil,
bizimki deniz değil, güneş değil, yemek değil... 2017, resmen Yunan
adalarının yılı oldu.
Dün gazetede haberin başlığı şuydu: 'Yunan adalarını Türkler
ihya etti.' Devamında da bayram tatilinde Türkler'in ilk tercihinin
yine Yunan adaları olduğu, Midilli'ye giden Türk turist sayısının
geçen yıla göre yüzde 214, Sakız'a gidenlerin yüzde 217 arttığı
yazıyordu. Peki adalarda Türkler günde adam başı 200-250 Euro
harcarken, Türkiye'ye gelen turistlerin ortalama 54 Euro
harcadığını biliyor muydunuz?
Ahh be!