Bodrum'dan bildirmeye devam ediyorum... Dün sabah iki günlük
detoks programı için bulunduğum Türkbükü'nde yürüyüşe çıktım. O
güzelim Türkbükü sahilini sabah sabah görmeniz lazımdı. Ya da hiç
görmeseniz daha iyi mi, bilemiyorum.
Sahilde durum eşittir dumur! Plastik sandalyeler, şezlonglar, oraya
buraya döşenmiş sentetik çimler... Ayağını basmak istemezsin.
Yıllar önce dünya markası olma yolunda ilerleyen o sahil bakımsız,
havası sönmüş, dükkan dükkan üstüne; pazar yeri misali bir hal.
Çay bahçeleri dört bir yanda. Ki severim çay bahçelerini ama gerçek
çay bahçelerini, köy kahvelerini... Bunlar bir tuhaf; anlatılır
gibi değil.
CENNET BİZİM EGE'MİZDİR
Türkbükü de Türkbükü gibi değil. Gecesi zaten malum, dımtıs dımtıs
müzikler, dolgu topuklu fönlü saçlı kızlar, mafya kılıklı purolu
adamlar... O iş yapıyormuş, öyle diyorlar, 'N'apalım'mış... Tabii o
da olsun ama başka türlü olsun.
Nerede Ship a Hoy'da Latin, Yunan, caz müzikleriyle gün
batırmalar... Nerede özen, nerede şıklık, nerede Ege ruhu... Ah
nerede, vah nerede?
Önce Alaçatı'yı yazdım, şimdi sıra Bodrum'da. Kimse alınmasın,
gücenmesin. Ege'yi öyle severim ki; bütün derdim sevgimden.
Açıyorum gazeteleri, her yer Yunan adaları; Mikonos da Mikonos! O
kavruk Midilli'yi bile 'Cennet' başlığıyla sokuyorlar gözümüze
gözümüze.
Oysa cennet dediğin bizim Ege'mizdir; Ayvalık'tır, Bozcaada'dır,
Çeşme'dir, Bodrum'dur, Datça'dır. İnersin aşağıya Marmaris'tir,
Kaş'tır, Kalkan'dır, Bördübet'tir.
Cennettir her biri ama biz sahip çıkmayı bilmiyoruz. Talan
ediyoruz, talan! Gözümüzü paraya dikmişiz işte; para da para,
vurgun da vurgun! Kusura bakmayın ama genele vurursak eğer temiz
değiliz, doğayı korumayı bilmiyoruz, güzelliklere sahip çıkmıyoruz,
geleceğimizi düşünmüyoruz.
Sonra herkes toplanıp ağlıyor; bu müşteri nereye gitti, ne olacak
halimiz?
Alın işte, yıllaaar önce Bodrum barlar sokağı en popüler yerdi.
Şimdi gidin; dönerci, baskıcı tişörtçü, çakma çantacı dolu. Gitmek
istemezsin.
Sonra Türkbükü patladı. Geldi sıra Yalıkavak'a, Gümüşlük desen
kendi halini koruma çabasında, yakında oraya da sıra gelir. Alaçatı
elden gitti gidiyor. Arkadaşlarımla konuştum; aynı çılgın hal
Bozcaada'yı da sarmış, Kaş'a da bulaşmış.
Çünkü kontrol yok, düzen yok, 'Şunu şunu yapamazsın arkadaş' yok,
'Eğer bir yer açacaksan bunlar bunlar olacak' kuralları yok. Ama
olmalı, acilen olmalı.
BİR BODRUM DAHA YOK
Şimdi valizini alan Yunan adalarına koşuyor. Misal; Bodrum'un
çeyreği etmeyecek Mikonos her gün gazetelerimizde, Instagram
sayfalarında... Sanırsınız bedava tur düzenliyorlar.
Ünlü işadamları düğünlerini orada yapıyor, kızlar toplanıp Mikonos
tatili yapıyor, Mikonos'ta bekarlığa vedalar, Mikonos'ta
buluşmalar, Mikonos da Mikonos.
Ve diğer adalar; Midilli'sinden kavruk Leros'una, Patmos'una
kadar... Tatilcilerin hedefi Yunan adaları, ileriiii!
Adaları ihya ediyoruz hep beraber; paralarımızı adalara
gömüyoruz.
İyi de neden?