Dijital çağın insanda yarattığı stresler bitmiyor sevgili
okurlar... Bkz: 'Eyvah şarjım yüzde 10!', 'Hikayeme baktı mı
bakmadı mı?', 'İnanmıyorum, beni takipten çıkmış!', 'Offf buranın
ışığı kötü, selfie çekilmiyor...' Yaşadığım son gelişmede öğrendim
ki, bir de 'Instagram'a fotoğraf koymuyor, acaba ne oldu?' diye bir
endişemiz varmış. (Endişenin böylesi!) Efendim, şimdi üç-beş
günlüğüne baharı kutlamaya Barselona'ya gittim.
Ve hazır ayaktayken, bir de sosyal medya ve telefon detoksu yapmaya
niyetlendim.
Peki nasıl yapılıyor bu detoks? Çok basit: Telefonunu otel odasında
bırakıyor, yanına almıyorsun.
Nasıl da ferahlık veriyor, bünyeye nasıl bir hafifleme hali hakim
oluyor, inanamazsınız.
Hani 'Anı yaşa' diyorlar ya, hani nefeslere, yogalara gidiyorlar,
meditasyon yapmaya çalışıyorlar, kişisel gelişimle kafayı yiyip
sinir içinde dolanıyorlar ya; hah işte tüm bunlara hiç de gerek
yok! Al sana, anı yaşamanın en kestirme yolu: Elindeki cep
telefonunu sessizce masanın üstüne bırak ve arkana bakma.
Bakacaksan yanındakinin gözlerine bak, sokaklara bak, binalara bak,
bir kafede oturup gelene geçene bak, vitrinlere bak...
Derken pazar sabahı bir uyandım, benim kızlar telefonuma mesaj
yağdırmış.
Neymiş, üç gündür sosyal medyada sesim sedam çıkmamışmış.
'Ayşeee! Üç gündür bir fotoğraf bile yüklemedin, ne oluyor?'
'Ayşeee! Hikayende hiçbir şey paylaşmıyorsun, bak endişelenmeye
başladım.' 'Ayşeee! Başına bi' şey mi geldi, hayırdır