Ayşe Böhürler Yeni Şafak Gazetesi

“Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın”

(Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihati) Genel olarak bir karamsarlık var üzerimizde. Bu karamsarlığı atıp yeni başlangıçlar yapmak, sahip olduklarımızın değerini bilip tecrübelerden faydalanmak gerekiyor. Her...

06 Ekim 2018 | 14.275 okunma

(Şeyh Edebali’nin Osmangazi’ye nasihati)

Genel olarak bir karamsarlık var üzerimizde. Bu karamsarlığı atıp yeni başlangıçlar yapmak, sahip olduklarımızın değerini bilip tecrübelerden faydalanmak gerekiyor. Her çıkışın illa ki bir inişi, illa ki her inişin de bir çıkışı olacaktır. Aynı kısır tartışmaların içinde debelenip durmaktan kurtulup yeni bir canlanma, misyonumuzu güçlendiren, fedakârlık yapmamızı sağlayacak bir atmosfere ihtiyacımız var. Büyük kitlesel hareketlerden söz etmiyorum, çağın ruhu buna uygun değil zira. Onun yerine Çalıkuşu misali eğitimden ekonomiye can katacak, en ücra yerlerde ders verecek bulunduğu alanda yeni bir ivme kazandıracak kişilere ve böylesine bir canlanmaya ihtiyacımız var. Büyük büyük misyonların, ideolojilerin bugünün insanında bir karşılığı olmadığını görüyoruz. Bize daha hayata dokunan, hayatın olağan akışı içinde değiştirebileceğimiz, yenileyebileceğimiz hedefler lazım.

Doğrusu İstanbul’da çevremizde gördüğümüz karamsarlık Anadolu’da yok. Hayatı ve dünyayı İstanbul- Ankara’dan ibaret saymayan bir bakışa da ihtiyacımız var. Bu hafta hem Antep hem Konya’ya gidince meselelere Anadolu’dan bakmaya ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Bu vesileyle de kuruluş öyküsünü bildiğim ve bir yeniden çıkış hikâyesi olan Müsiad’ın hikâyesini paylaşmak istiyorum.

25. yılında Müsiad’ın kuruluş öyküsünü belgesel olarak yapmıştım. Kuruluşa emeği geçen onlarca kişiyle röportaj yaptım. Orada bu ruhun nasıl yeni bir kalkınış, ekonomik canlanma getirdiğini görmüştüm. Konya’dan Erzurum’a hayatında ilk defa pasaport alan, iş adamlarını dünya fuarlarına götürme hikâyeleri bile başlı başına efsanedir. Bu arada ilk gittikleri fuarın 1992 yılında Moskova’ya olduğunu da söyleyelim.

Müsiad’ın kurucusu ve ilk başkanlarından Erol Yarar o günleri şöyle anlatıyor: “83 yılından sonra Özal ile başlayan özelleştirme hamlesi, teşvikler, yurt dışına açılma.. 1990’larda 70’li yıllarda çok korktuğumuz Sovyetler blokunun, komünizmin çökmesi, liberalleşme hareketi… Bunların hepsinin Türkiye’ye yansımaları oldu. O zaman iş adamalarını bir çatı altıda birleştirme olgusu gündemimize geldi. Erbakan Hoca’nın iş adamlarını bir araya getirme çalışmaları vardı. Sayın Erdoğan’la yaptığımız toplantılar vardı. Bu toplantılar neticesinde yeni ve herkesi kapsayacak bir iş adamaları çatısının kurulmasına karar verildi. Ama kimler bu işi yapacaktı? Biz 4-5 genç iş adamı dünya gerçeklerini bilerek bir araya gedik ve Müsiad’ı kurduk…”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türklerin Kayserili Papa ile imtihanı 03 Aralık 2025 | 359 Okunma Ne yapmalı 28 Kasım 2025 | 76 Okunma “Türkiye’den sevgilerle. C” 31 Ekim 2025 | 189 Okunma ESKİ SOLCULAR -2- Huzursuzluğun inkârcılığındandır 19 Eylül 2025 | 214 Okunma Eski solcular -1-: İki dünyanın hâl tercümanları 17 Eylül 2025 | 187 Okunma