Ayşe Böhürler Yeni Şafak Gazetesi

Gündelik hayat politikaları…

Kendi hikâyemize odaklanmamız ve onu fazla önemsememiz gençlerin hayata bakışlarını, bizden farklı yönlerini anlamamızı da engelliyor. Nasıl biz kendi zamanımızın ruhunu yansıtıyorsak, onlar da...

03 Kasım 2018 | 5.424 okunma

Kendi hikâyemize odaklanmamız ve onu fazla önemsememiz gençlerin hayata bakışlarını, bizden farklı yönlerini anlamamızı da engelliyor. Nasıl biz kendi zamanımızın ruhunu yansıtıyorsak, onlar da şimdiki zamanın ruhunu yansıtıyorlar. Olaylara verdikleri tepkiler, hayatlarını kurgulayış biçimleri, ilişkilere bakışları çok şükür bizden farklı... Annelik babalıkları da bizim kuşaktan farklı. Aile ilişkileri, eş beklentileri... Hasılı kelâm farklı bir jenerasyon olarak değişik ilgi alanlarıyla kendilerini ortaya koyuyorlar. Mesela tüketici birey olmaya direniyorlar. Whatsapp gruplarından bebek eşyalarını, araç gereçleri değiş tokuş yapıyorlar. İhtiyaçları olmayan eşyalarını ihtiyacı olana transfer ediyorlar. Bir şey lazım olunca mağazalardan önce oraya bakıyorlar. Çocuklarına bakım süreçlerinde daha rahat ve doğal hareket ediyorlar. Biz olaylara daha çok din penceresinden bakıyorduk, onlar ise daha gündelik hayata düşünüyorlar. Dijital dünyayı kullanıyorlar ama çocuklarını oradan uzak tutuyorlar. Modern yenilikçi tavsiyelere değil, geleneksel ve doğal olana daha çok kulak veriyorlar. Büyük büyük işler başarmak, kendilerini gerçekleştirmek gibi hedefler yerine kendi dünyalarında mutluluklarını önceliyorlar. Bizim dönemlerimizin ‘feminist’ tavırları da yok onlarda, belki buna ihtiyaç da hissetmiyorlar. Bizler gibi ideoloji baskın mevzuları da gündemleri de yok! Daha çok kendileri ile ilgililer.

Dünya, çevre, siyaset, kültür, felsefe konularıyla ilgileniyorlar ama bizim gibi ‘bir dünyayı değiştirme’ misyonları filan da yok. İddialı değiller, öyle büyük büyük dava gibi lafları da yok! Ama çevrelerinde olan bitene duyarlı ve yapabilecekleri kadarından kendilerini sorumlu hissediyorlar. Daha gerçekçiler, ayakları daha çok yere basıyor. Gelenek derken bizim o taa kadim zamanlara kadar uzanmıyor...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Karşı konulmaz çöküş” tarihi... 04 Mayıs 2024 | 233 Okunma Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü... 27 Nisan 2024 | 100 Okunma Mülâhaza etmek 20 Nisan 2024 | 233 Okunma Nükleer silahların gölgesinde 13 Nisan 2024 | 104 Okunma Düşünce tarzını değiştirmek 06 Nisan 2024 | 262 Okunma