Ayşe Böhürler Yeni Şafak Gazetesi

Dip tartışmalar

Türkiye Cumhuriyeti daha kuruluşundan itibaren isminden rejimine, adlandırmaya ilişkin birçok tartışmaya tanık olur. Kuruluştan az önce 24 Eylül’de çıkan gazeteleri ele alan bir yazıda tesadüf etmiştim...

27 Ekim 2018 | 5.319 okunma

Türkiye Cumhuriyeti daha kuruluşundan itibaren isminden rejimine, adlandırmaya ilişkin birçok tartışmaya tanık olur.

Kuruluştan az önce 24 Eylül’de çıkan gazeteleri ele alan bir yazıda tesadüf etmiştim, yazarlar ‘Türkiye Halk Cumhuriyeti” ya da “Türkiye Halk Devleti” denip denmemesini tartışıyorlardır. O dönemin gazetelerine baktığımızda bir başka konunun İslâmiyet’in rejim içinde konumlandırılması olduğunu görüyoruz.

Bugünkü tartışmalar da sanki o günlerin devamı gibi… Aynı damardan gelişen tartışmalar… Osmanlı’nın son döneminden başlayarak bugüne gelen, İslâm’ı eksene alan damar ile Türklüğü eksen alan damar arasındaki çatışma tarihin belirli dönemlerinde adeta hortluyor. Bu iki akımın kelimelerle kavgası siyasetin merkezinde son hızla sürüyor. Tıpkı bugün olduğu gibi.

Bu meselenin birçok saçağı ve kanadı var. Bu kanatlardan birisinde temel bir eksen var ki, bu konuyu adam gibi ciddiyetle ele alıp konuşmaktan kaçınıyoruz: “İslâm’ın modern toplumla ilişkisi.” O gün de, bugün de eksende olan bu konuyu konuşmaktan kaçınmak, çatışmayı ertelemekten başka işe yaramıyor. Aslında bugünkü iktidarın böyle bir iddia ile çıktığını söyleyebiliriz. İki döneme ve gruba köprü olmak adına siyaseti yapılandırmak, kuruluş gayelerinden birisiydi.

Cumhuriyet kurulurken de ve sonrasında da temelde olan bu tartışma aksı klasik İslâmî söylemlerle perdelenemeyecek kadar derin ve capcanlı duruyor. Depremin fay hattı aslında… Üstelik bu tartışma Batı ülkelerinin dayatması filan değil, bizzat bizim içimizden çıkıyor. Söylemler yer yer ithal olsa da külliyen bizi anlatıyor. Bu nedenle hiçbir tarafın diğerine kulak kapatması da akılcı ve hakkaniyetli değil…

Her iki grup da ‘milli bir kimlik’ tanımlıyor ve en doğrusunun kendisininki olduğunu söylüyor. Bunlara ne gerek var diyen liberalleri konunun dışında tutarak bu tartışmanın önemli ve verimli olduğunu da düşünüyorum.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü... 27 Nisan 2024 | 98 Okunma Mülâhaza etmek 20 Nisan 2024 | 233 Okunma Nükleer silahların gölgesinde 13 Nisan 2024 | 104 Okunma Düşünce tarzını değiştirmek 06 Nisan 2024 | 262 Okunma İsrail ordusunun yabancı askerleri 30 Mart 2024 | 377 Okunma