Mina daha iki yaşındaydı, ablalarından öğrendiği şekliyle selfie
yapıp bir taraftan da hepimizi kahkahalara boğan “çoook güselim
ben” lafını ettiğinde.
Son bir haftadır televizyonlardaki referandum sonuçlarını
dinliyorum. Analizleri dinlerken nedense hep aklıma Mina'nın o lafı
geliyor.
Referandum sonrası analizatörler “Neden kazanamıyorlar” sorusu
yerine “kazanan tarafın nisbi olarak oyları neden azaldı“ sorusuna
cevap aramayı tercih ederek bizim neslin çok aşina olduğu bir şeyi
yapıyorlar.
Küçümse, yok say, ayar çek, kısaca ez!
Analizatörlere göre hayırcıların profili şöyle: En eğitimli,
en zeki, en çok vergi veren dolayısıyla en çalışkan, üretken, en
kültürlü, en zengin (bir “en güzel” demedikleri kaldı) yani bu
ülkenin en biiii kaliteli nüfusu. (Fonda Mazhar Fuat'ın “Pek peki
anladık “şarkısı çalıyor. Sen neymişsin be abi!)
“Evet” verenler ise; gariban, köy kökenli, eğitimsiz, kültürsüz,
üretime bir katkısı yok, vergi ödemiyor, tembel, yan gelip yatıp
durmuş!
Kısaca Türkiye'nin en biii niteliksiz kesimi. Onları dinlerken
niteliksizlikte sınır tanımayan bir yüzde elli bire mensup olduğum
için kendimden nefret edesim geliyor. Koskoca analizatörler bunu
yeni bir tespit ve veri olarak sunup duruyor.
Bilinçaltı dışavurumları dikkate almayıp, somuta dönünce iş daha
komik hale geliyor. Ortaya büyük bir dilemma çıkıyor. (İkilem mi
desem acaba? )
Özetle bu niteliksiz kesim ülkeyi 14 yıldır yönetiyor.
Öyle ki maalesef ülkeyi de aldıkları yerden 5 kat geliştirip bir
yere getirmişler…