Kıpır kıpır, enerjik, komik, hazırcevap, dobra, kadın gibi
kadın.
Jennifer Aniston’ın Türkiye şubesi.
Fizik olarak acayip benziyor.
Kafa da çalışıyor.
Muzip, tatlı ve açıksözlü.
2016’ya damgasını vuran şarkıyı o yaptı: ‘Bağdat...’
Öldük, bittik o şarkı için, kendimizden geçtik söylerken. “Ben
dünyanın en büyük âşığı olabilirim, koynunda yüz sene, bin sene
durabilirim” dizelerini daha bir bağırarak söyledik.
Çünkü hepimiz, içten içe dünyanın en büyük âşığı olma potansiyeline
sahip olduğumuzu düşünüyoruz!
Yeter ki, karşımıza değecek biri çıksın, koynunda bin yıl bile
yatarız, o kadar yani.
Bence şarkının sihri
bu sözlerde...
Ayla Çelik de sihirli bir kadın, daha bir sürü güzel şarkıya imza
attı, atacak, eminim...
2016 onun yılı oldu, 2016’da yaptığım son röportaj da Ayla Çelik
ile olsun...
Enerjini, sesini, gülüşünü, duruşunu, yaptığın şarkıları çok
seviyorum. Özellikle ‘Bağdat’ 2016’ya damgasını vurdu...
- Evet, öyle oldu. Benim için büyük mutluluk.
Her şarkın, insanın kalbine bu kadar işlemiyor ama ‘Bağdat’ farklı.
Sence özelliği ne?
- Tam olarak bilmiyorum, zaten bilsem aynısından hemen bir tane
daha yazacağım! Bir şekilde ruhumuzu başka bir yere taşıyor
‘Bağdat’. Otomatik olarak, o üst noktada. Şarkının kendi yapısı
öyle. Dinleyene, anlamını, sebebini bilmediği bir mutluluk
veriyor.
Öyle bir anlattın ki, sanki şarkı senden bağımsız! Yazan
sensin!
- Evet, enerjiyi ben vermişim ama o da almış başını gitmiş.
Şarkıların da kaderleri var. Bir an geliyor kontrol edemiyorsun,
senden bağımsız benimseniyor ya da benimsenmiyor. Ama ‘Bağdat’
üzerine o kadar çok şey söylendi ki, bundan sonra şarkılarımla, bir
‘dinleme kılavuzu’ vereyim diyorum. “Şöyle dinleyiniz! Keyfini
çıkarınız. Aman yanlış düşüncelere kapılmayınız! Bu şarkı şunun
için yazıldı diye kafanızı boş yere yormayınız!” Dalga geçiyorum
tabii.
Kariyerin için bir dönüm noktası mı oldu ‘Bağdat?’
- Olmaz mı? Kariyeri bırak, hayatım için oldu. Yıllardır tek başıma
uğraşıyorum ben. Sosyalim filan ama bireysel bir iş yapıyorum.
Kendimi bu şarkıyla binlerce insanın arasında buldum. Öylece
kalakaldım, üzerimde bir şey yok ve herkes bana bakıyor gibi oldum.
Tabii şöyle bir güzelliği de var, büyük bir şefkatle sevdi insanlar
bu şarkıyı. Hani, “Şarkı patladı!” deriz ya, ‘Bağdat’ da ötesi
oldu. Herkes beni ailesinden biri gibi görüyor. İnanılır gibi
değil, sokakta ellerini açıp bana doğru koşan insanlar var. İlk
başta anlamadım, gözlerim de bozuk, “Herhalde tanıdığım biri” diye
ben de koşuyordum, yakınlaşınca hiçbir şekilde tanımadığım insanlar
olduğunu fark ediyordum. Herkesin aksine, 2016 Bağdat sayesinde
benim için şa-ha-ne geçti! Çok istedim bunu, çok çalıştım, tamam
şanslıydım da ama kalbimin de temiz olduğunu düşünüyorum. Ve çok
sabrettim. Emeklerimin de karşılığını aldım. Binlerce kez şükürler
olsun!
‘Dünyanın en iyi âşığı olabilirim...’ Bu dizeyi, avaz avaz
söyleyenlere rastladım bu bir yıl içinde! Herkes, dünyanın en iyi
âşığı olabileceğine mi inanıyor sence?
- Kesinlikle! “Siz bilmiyorsunuz ama ben dünyanın en iyi âşığı
olabilirim, değecek biriyle tabii!” demeye getiriyorlar. Şarkının
sihirlerinden biri bu. Ama gerçekten de hepimizin içinde bu
potansiyel mevcut. Aşkın yaşı yok. Kalp yaşlanmaz ki! Buna yürekten
inanıyorum. Çocuksu bir coşkuyla, bunu bütün dünyaya haykırıyoruz.
Böyle bir şeye öncülük etmiş olmak harika.