"NASIL yani?" diye çığlık attım.
"Öyle işte!" dedi. "Annemi Şile'ye götürdük! Köpekleriyle hasret
gidersin diye..."
Annesi ALS hastası. Dünya tatlısı kadın bir yıl içinde eridi, şu an
boğazından besleniyor. Ve hayata tutunmaya çalışıyor. Yakın
arkadaşım olan kızı da her Allah'ın günü, annesini mutlu edecek
yeni bir numara bulmaya çalışıyor. Oğlu gibi sevdiği iki Sivas
Kangal köpeği var, dev köpekler şehirdeki eve getirilemediği için,
annesini köpeklerin yanına çiftliğe götürüyor.
"İyi de nasıl yaptın?" dedim.
"Engelsiz Nakil'le" dedi. O andan itibaren gazeteci gibi
düşünmeye başladım, bu engelsiz nakil de neyin nesi diye merak
ettim, araştırdım...
Adınız?
- Aşkın Kırımlı.
Ne iş yapıyorsunuz?
- Engelsiz Nakil şirketinin ortağıyım. Bu işi eşim Nilay'la
yapıyoruz. Kendisi 25 yıllık eşim, 5 yıllık ortağım. Aşk hayatımız
da iş hayatımız da Allah'a şükür iyi gidiyor. (Gülüyor.)
Engelsiz nakil, "Engellilere Taksi" gibi bir şey
mi?
- Evet. Ama biz "engelsiz" demeyi tercih ediyoruz. Çünkü engelleri
kaldırıyoruz. Bir de "taksi" demek istemiyoruz. Çünkü "Taksi
plakanız yok! Yoksa siz korsan taksi misiniz?" diyorlar. Oysa biz
bir turizm şirketiyiz ve insanlara nakil hizmeti veriyoruz. Amacına
uygun, özel donanımlı araçlarımız var.
Çok rastlanan bir şey değil. Bu işe nasıl
girdiniz?
- Biraz tesadüf oldu. Yağmurlu bir günde, evde, pencereden
bakıyordum. Arkadaşımın engelli dayısı geçiyordu tekerlekli
sandalyesiyle. Baktım, 5 dakika sonra tekrar geçti. Mutsuz
duruyordu. Pencereyi açtım, "Hayrola?" dedim. "Otobüsü kaçırdım"
dedi. "Birazdan yine gelir" dedim. "Bizim için günde bir tane var.
Saati de değiştirmişler, kalakaldım" dedi. "E taksiye binin" dedim.
Güldü, "Siz bile bu havada zor bulursunuz! Beni kimse almaz!" dedi.
İşte o anda işin vahametini kavradım. "O zaman içeri gelin, çay
içelim" dedim. Konu konuyu açtı, engellilerin bu ülkede yaşadığı
sıkıntıları anlattı. Yüzbinlerce sorunları var, bir yerden bir yere
nakil de onlar için büyük sıkıntı. Normal bir araca binemiyorlar.
Lift ve rampa olması gerekiyor. Birlikte internete girdik,
"Yurtdışında bu iş nasıl yapılıyor?"u inceledik. Ve bir ampul yandı
o beyefendi sayesinde benim kafamda: "Türkiye'ye neden bu hizmeti
ben getirmeyeyim?" Eşimle kolları sıvadık. İtalya'dan lift,
İngiltere'den kemer sistemleri getirdik. Birkaç ay sonra da ilk
aracımız hazırdı...