2013'te Gezi direnişi sırasında başıma gelen felaketi biliyorsun, birkaç kere röportaj yaptın benimle...
Uzun bir süre koma ve üç beyin ameliyatı derken, yurtdışında
yeni bir hayat kurdum. 2015 Eylül’ünde de, yani geçen ay, Berlin’in
en bilinen tiyatrosunda muhteşem bir müzik festivali organize
ettim.
Deli gibi uğraştım ama her anından zevk aldım. Festivalin sosyal
bir amacı da vardı: Akdeniz’de boğulan göçmenlerin sesini
duyurmak.
Pek çok yönetmen, müzisyen ve sanatçı ile bağlantı kurduk ve
‘Akdeniz’in Tuzu Festivali’ doğdu. 18-19 Eylül’de festival
Berlin’de gerçekleşti. Tunus, Mısır, Suriye, İsrail, Türkiye,
Yunanistan, Makedonya, İtalya, Peru’dan sanatçılar geldi.
Görmeliydin... Muhteşemdi!
Ama çok üzücü ki, festivalin tamamını ben de göremedim, çünkü
konserin ilk gününde yok oldum! Çok fena ama yine oldu... Bilincimi
kaybettim. 2013’teki Gezi direnişinden beri 3’üncü kez böyle bir
şey tekrarlanıyor.
Ailem, arkadaşlarım, bütün sevdiklerim haliyle benim için
endişeleniyorlar. Kafayı bu kadar işe takmamı doğru bulmuyorlar.
Tatile çıkmamı, doğayla iç içe olmamı, sağlıklı beslenmemi, bol bol
uyumamı, stresten uzak kalmamı, hatta çok düşünmememi istiyorlar.
Hepsinin beni sevdiğini biliyorum, benim için endişeleniyor
olmalarına saygı duyuyorum, bu beni mutlu da ediyor...
Ama ben de benim.
Değişik fikirler, kültürler, bir araya gelmeler, sorunlar, onlara
bulunan çözümler, benim hayatıma yeni kapılar açıyor.
Beni Gezi’deki gaz bombaları ve beynime giren gaz fişekleri
öldürmedi ama hiçbir şey yapmamak öldürebilir!!!