Madem her şeyi sıfırladık...
O zaman yürekli olalım, açık olalım, şeffaf olalım, aynaya
bakalım...
Ve kendimizle yüzleşelim...
Yetti bu ikiyüzlü ahlak anlayışımız...
Yetti bu ikiyüzlü adalet anlayışımız...
Bugün günlerden Nevin...
Bugün duruşması var.
Hatırlayacaksınız...
Nevin, yalnız yaşıyordu.
Eşi yoktu, vardı ama köyde, yanında değildi.
Ve Allah’ın belası bir herif sürekli evine geliyor, ona tecavüz
ediyordu.
Bütün köy bunu biliyordu.
Muhtar dahil.
Ama kimse sesini çıkarmadı.
Kimse, “Yeter ulan, nedir bu rezillik!” demedi.
Engel olmadı.
Engel olmayı, o utanmaza haddini bildirmeyi bırak, “Acaba sıra bana
da gelir mi?” diye bekledi.
Çünkü orada yalnız, güçsüz ve çaresiz bir kadın vardı.
Kısacası kimse o kadıncağıza yardım etmedi.
Bütün köy onun üzerine çullandı...
Biz böyleyiz ama...
Ahlaklı geçiniriz, nah ahlaklıyız!
Zayıf ve güçsüz birini görünce –ki genellikle de çocuklar ve
kadınlar olur onlar- abanırız üstüne, çullanırız.
Nevin’e de öyle oldu.
Herkes onu bir başına bıraktı.
Dahası onu “sorumlu” tuttular.
Bizde böyle bir şey vardır, “tecavüze uğrayan yolludur”, “çanak
tutmuştur”, “o da öyle yapmasaydı, şöyle davranmasaydı bütün bunlar
başına gelmezdi” denir, bütün hesap kadına çıkarılır...
Palavra tabii...
Kimsenin namusuna göz dikmeyeceksin. Budur.
Diktiler.
O da sonunda dayanamadı, insanlara namussuz olmadığını göstermek
için, kendi hesabını kendi gördü.
Gitti te...