Başlığı değeri az bilinmiş şair Ümit
Yaşar Oğuzcan’dan ödünç aldım. O
“Yorgun saat 12’yi vurduğu an beni
hatırla” diye yazmıştı. Tanışmışlığım, masasına
oturup rakı içmişliğim var. Biraz değiştirirsem bana kızmaz, göz
yumar:
“Yorgun saat bu gece 12’yi vurduğu an
seni
düşüneceğim...”
***
Baba...
Ödemişli terzi Sadık. Bak,
Ödemiş Asri Mezarlığı’nda, az ötende yatan, annem, İzmir kızı
Adalet Hanım sana ince mezeler hazırladı. Evimizin
küçücük avlusundaki turunç ve leylak ağaçlarının arasında kurulan
masada, önce suyu, sonra buzu konmuş bir duble rakı, dibi yakut
renkli, Ege işi küçük kadehinde seni bekliyor. Her zamanki gibi
küçük bir yudumu gözlerini yumup adeta şehvetle al, ağzında gezdir,
sonra iç.
Yorgun saat bu gece 12’yi vurduğu an
seni düşüneceğim...
***
Anne...
Mavi-yeşil gözlerinde Ege denizi kıpırdaşan
İzmir kızı, hadi bana ninni niyetine okuduğun o çocuk şarkısını
söyle:
“Yemyeşil kırlarda / Bir yavru geyik
varmış / Annesinin yanında / Hoplaya sıçraya oynarmış
/ Mini minicik, mini minicik, mini mini
miniminicik...”
Sarıl bana. Kokunu ve hilâfsız sevgini bana
yolla ve şarkıya kaldığın yerden devam et “Adı da miniminicik
küçük küçücük Aydınmış, Aydınmış...” de. Ben kıkır
kıkır güleyim, sonra uyurum...
Yorgun saat bu gece 12’yi vurduğu an
seni düşüneceğim...
***