Bugünlerde moda, her şeyi Cemaat’e bağlamak AKP’yi kesmiyor, o
yüzden bir “üst akıl” teranesidir gidiyor.
Bu kavram (bir kavramsa eğer) bana bir şey anlatmıyor. Benim
cahilliğimdendir herhalde, dedim; aklına, bilgisine güvendiğim
yakınlarıma sordum. Cahilliğimi onlar da benimsemiş olsalar gerek,
omuz silktiler ve “Raison d’Etat diye bir kavram
duymadın mı sen? Onun Türkçesi de devlet aklı .
Osmanlıcada hikmet-i hükümetdenirdi” dediler.
Ben Tayyip Erdoğan ve tayfasının pek
sevdiği, ha bire kullandığı üst akıl’ı sormuştum, onlar
bana devlet aklı’nı anlattılar.
Devlet aklı’nı iyi kötü (aslında kötü) biliyorum. Bilgisine, analiz
yetisine pek güvendiğim Mithat
Sancar arkadaşımın İletişim Yayınları’ndan çıkan
“Devlet Aklı Kıskacında Hukuk Devleti” adlı kitabına göz
atmışlığım var.
Gel de sorma!
AKP elebaşılarının dillerine pelesenk ettikleri üst
akıl ile devlet aklı bir ve aynı mı?
Değil. Hem de hiç değil.
Üst akıl Türkiye ve Ortadoğu’nun dününden bugününe her türlü
melaneti tasarlayan ve uygulayan ulusüstü (uluslararası
değil ulusüstü) bir gizli örgütlenme olarak tanımlanıyor.
Çokça İsrail (Yahudi), biraz ABD, biraz İngiltere, biraz daha az
Almanya, Fransa, bol bol küresel sermaye fonları, küresel çapta at
koşturan bankaların oluşturduğu bir gizli
ve amorf (şekilsiz) örgüt.
Siyasal düzlemde iktidarların da muhalefetin de işine gelmeyen her
şeyi yapan ve yapabilecek olanaklara, aygıtlara sahip lanetli
güç olarak tanımlayıp kendilerini akladıkları bir
örgütlenme…
Mesela 28 Şubat sürecini analiz etme iddiasında makaleler
döktüren biri, 28 Şubat’ın aslında Tayyip Erdoğan ve takımının
devletin dizginlerini ele geçirmesini sağlayacak bir üst akıl
planlaması olduğu kanısında.