Eğer son anda bir değişiklik olmazsa, mesela
Amerikan’ın Reis’i “Gelme. Vazgeçtim” ya da bizim Reis
“Kızdım. Gelmiyorum” demezse yarın Donald
Trump ile bizim milli ve yerli Reis, Washington’da bir
masanın iki yanında karşılıklı oturacaklar.
Yukarıdaki paragrafı “demezse”
parantezine ne olur ne olmaz kaygısı, meslek alışkanlığı ile
almadım. Çünkü “gelme” ya da “gelmiyorum”
diyebilirler. O masa adeta bir poker masası. El yükselten ön alır,
kârlı çıkar.
Nitekim 16 Mayıs buluşması epey önceden belli
olmasına rağmen buluşmaya birkaç gün kala Trump, YPG’ye ağır
silahlar vereceğini ilan etti. Yetmedi, o silahları geri
almayacağını da ekledi.
Yani masaya oturmadan el yükseltti.
Yerli ve milli Reis “Ben oraya gidinceye
kadar bu yanlış karardan dönüleceğini umuyorum” demekle
yetindi. Yani epey alttan aldı. Ancak onun da masada usta bir
oyuncu olduğunu göz ardı etmeyin. Masada hangi kozları çıkaracağını
henüz belli etmiş değil ve elinde epey koz var.
Ortada para dönmeyecek gibi. Demek ki bu bir
trampa.
Sözlük, Yunanca kökenli trampa’yı “Para
karşılığı olmadan bir şeyi diğer bir şeyle değiştirme” olarak
tanımlamış. Arı Türkçede karşılığı pek yalın: Değiş
tokuş.
Peki ne ile ne trampa
edilecek?
Bizim Reis’in hesabı pek kısa:
“Suriye ve hatta Irak sınırımızda Kürt
devleti ya da kantonu ya da özerk bölgesi, yani Kürt istemiyorum.
Bir de şu FETO’yu bana ver.”
Amerikan Reis’ininki de pek kısa: