The Post filmini seyrettim. İyi ki ettim.
Sinema sanatı üstüne kalem oynatanlar yönetmen
Steven Spielberg’in bir film
izlemeyi kolaylaştıran bol hareketli sahnelere olanak tanımayan bir
senaryodan, Schindler’in Listesi filminde de hünerle üstesinden
geldiği anlatım tekniğini The Post’ta bir tık yukarıya taşımasına
övgüler düzseler yeridir. Keza Meryl Streep’in
kolayca melodrama kaçabilecek bir roldeki ustalığına, Tom
Hanks’in düz ve yalın bir oyunculuğun parlak örneğini
verişine de alkış tutsalar yeridir. Haddimi aşacağım ama
Bob Odenkirk’in gazeteci ve Jesse
Plemons’un avukat rollerinde ucuz oyunculuk
gösterilerinden uzak duran etkili oyunlarına da dikkat çekseler
yeridir.
Aydın Engin de sinema eleştirmenliğine daha fazla
dalıp haddini aşmasa yeridir...
*** The Post filmini bir “Washington
Post güzellemesi” olarak değerlendirenler de çıkacaktır.
Çıksın.
Hemen her gazete kusur ve hünerleri ile başarıları ya da
atladıkları hatta görmezden geldikleri ile vardır. Bu Washington
Post gazetesi için de geçerli.
Ama bazı başarılar, mesleğin onur sayfalarına yazılan habercilikler
vardır ki kusurları, yanlışları hatta meslek ayıplarını gölgelemeye
yeter. Washington Post da Vietnam dosyasını okurlarına aktararak
Amerikan savaş aygıtının kirli ve karanlık yüzünü sergilemesi, keza
birkaç yıl sonra Watergate skandalını gün ışığına taşıması ile
mesleğimizi onurlandırmış bir gazete...
Tıpkı...
T...