Hayır deniz üstüne bir yazı değil. Mesela Marmara Adası’nın bir
ordan bir burdan esen rüzgârlarından filan söz edecek
değilim.
Kestirmeden
söyleyeyim: Koalisyon rüzgârları üstüne
bir Tırmık bu.
Haftalardır yazıya oturduğumda “Bugün koalisyon üstüne
yazmayacağım. Bana da ve herhalde okura da gına geldi bu
temcit pilavından” diyorum ve çoğu kez o yazı koalisyon üstüne
oluyor.
Mesela bugün “Bir pazar yazısı hafif ve neşeli olmalı,
gülümsetmeli” diyen o yazılı olmayan meslek kuralına uyacak ve
haftayı Ahmet Hakan arkadaşımla dalga
geçen bir Tırmık’la noktalayacaktım…
Umarım biliyorsunuz. Yani eğer Cumhuriyet’in yanı sıra bir
başka gazete daha okuyorsanız (“Buna niye ihtiyaç duyayım ki”
dediğinizi duyar gibiyim) ve bu başka gazete Hürriyet ise
görmüşsünüzdür. Ahmet Hakan haftalardır koalisyon barometresi
yayımlıyor.
Bence o barometre bozuk. Sabah gazeteyi açıp bakıyorsunuz, Ahmet’in
barometresi yağmur gösteriyor. Ama öğleden sonra hava günlük
güneşlik oluveriyor. Sabahleyin barometrede AKP-CHP koalisyonu
görünüyor, akşamüstü CHP o kapıyı sımsıkı kapatmış falan
filan.
Bunları hatırlatıp “Ahmet, abi sözü dinle, sen o barometreyi
çöpe at” diyecektim.
Çünkü Devlet Bahçeli AKP ile koalisyonun
kapılarını sımsıkı kapatacak sözler etmişti. CHP sözcülerinin
“kırmızı çizgilerimiz” demeden çizdikleri kıpkırmızı çizgiler
ile Davutoğlu’na “Gelmesen de olur” mesajı
vermekteydiler.
Bunun üstüne bu işlerden çok anlarmışım gibi “Erken değil tekrar
seçim” başlıklı birTırmık döktürmüş ve “Koalisyonu kim,
kiminle, nasıl kuracak gibi olmayan olasılıklarla vakit
geçirmeyelim. Ufukta tekrar seçim var, kolları sıvayıp o
seçime hazırlanalım” gibi akıllar vermiştim.
“Bu yazıyla okurlar benim ne kadar akıllı ve ileri görüşlü bir
gazeteci olduğumumuhakkak anlayacaklardır” diye kendi kendime
şişinirken önce Devlet Bahçeli konuştu. Sanki birkaç gün önce
“Cumhurbaşkanı o saraydan inecek Çankaya fanusuna girecek.
17-25 Aralık yolsuzluk dosyaları muhakkak açılacak. Çözüm
süreci derhal çöp sepetine atılacak. PKK’liler gelip teslim
olacak. Elebaşılar