Başlık, fark edeceğiniz üzere AKP Reisi’nin üslubundan
esinlenerek kondu. Diplomasi alanında da kullanmaya başladığı bu
“ince” üslubun yüzlerce örneği var. Bazen Barzani’ye, bazan Irak
Başbakanı İbadi’ye, bazen “eski kardeş”, sonra “hasım”, şimdilerde
galiba yeniden kardeş Beşşar Esad’a bu ince diplomatik üslupla
seslendiğine çok tanık olduk:
- Sen kimsin yaaaa!.. Bir kere sen benim kalitemde değilsin... Şuna
bak be!..
Anlaşılan şimdi AKP Reisi el yükseltiyor, bu gidişle sıra galiba
Trump’a geliyor. Yakında “Eyyy Trump efendi, bir kere sen benim
kalitemde değilsin” derse kim şaşırır?
Ben şaşırmam...
Trump, ABD’nin tepesine çöktüğünde bayram eden, umut dolu
paragraflar döktüren AKP medyasındaki “gazetecimtraklar”ın şimdi
birdenbire antiemperyalist kesilivermelerine de şaşırmadım.
Ama görüşlerimiz arasında büyük ya da küçük farklar olsa bile
“sol”da yer aldıklarını düşündüğüm kimi kalem ya da sosyalist
siyaset erbabı arasında da Trump yönetiminin vize çıkışına karşı
AKP’nin “Reste rest” tutumundan antiemperyalist cevher süzmeye
çalışanlara şaşırdım, şaşırıyorum...
AKP elebaşılarının Erbakan çizgisini terk edip “Milli Görüş gömleği”ni çıkardığı ve iktidar olduğu günden bu yana ülkemizde küresel sermaye ile tam bir bütünleşme içinde olduğu Tırmık’ta birkaç kez vurgulandı. İslami sosa bulanmış bir serbest piyasa ekonomisi (“vahşi kapitalizm” diye de okuyabilirsiniz) 15 yıldır bu ülkede tek başına iktidar.