Başlık sizi yanıltmasın, çizgiler benim değil. Benim ne haddime
çizgi çizmek, çizgi çekmek…
Bu ülkenin iç ve dış politikasının çizgilerini belirlemek kimin
haddi ise onun çizgilerinden söz
ediyorum. O’nun yeni çizgilerinden…
Şimdi buyrun, ülkemizin dış ve iç politikasının yeni
hattı (=çizgisi) ile tanışın.
Tek tek gidelim.
Dış:
Rus uçağının düşürülmesi: Büyük hataydı. Sorumlusu
elbette Ahmet Davutoğlu’dur. Uçağın
düşürülmesinden hemen sonra “Emri bizzat ben verdim” dediğini
unutmadınız herhalde. Aslında emri onun verdiği filan yoktu ama
bozum olmasın diye susmuştum.
Şimdi o çok yanlış politikayı düzeltiyorum.
İsrail’le papaz olmak: Çok vahim hataydı.
Sorumlusu hiç tartışmasız İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı)
adlı örgüttür. Bizim tarafta epey vakıf var biliyorsunuz. Mesela
Ensar Vakfı, mesela benim oğlanın TÜRGEV’i gibi. Bunuda onlardan
biri sanmıştım. Üstelik Bana “Kıbrıs’ın doğusuna doğru bir gezinti
yapacağız” demişlerdi. Ben de deniz pikniği yapacaklar diye ses
etmemiştim. Meğer niyetleri başkaymış.
O vahim yanlışı da düzeltiyorum…
Suriye politikası: Yanlışların en büyüğüdür.
Ben Beşşar kardeşimle ailecek
görüşürdüm. Aramızdan su sızmazdı. Kardeş gibiydik. Lakin Ahmet
Davutoğlu ne yaptı etti “Osmanlı’yı ihya ediyorum” diyerek
Suriye’yi düşman ilan etti. Sorumlusu odur ve sadece
odur.
Ama yavaş yavaş o yanlışı da düzeltiyorum.
Mısır: Başlangıçta kuşkularım vardı
ama Sisi iyi adam be!.. Bir
zararınıgördünüz mü? Hayır. Öyleyse… Sisi ile Türkiye’yi ben
barıştıracağım. Davutoğlu ve takımının bu oyununu da boşa
çıkaracağım. Yakında göreceksiniz...
Obama ve AB ile bozuşma: İşte en büyük
yanlışlardan biri daha. Hükümet ile yani yürütme ile
Cumhurbaşkanlığı böyle ayrı olursa hükümetlerin yaptığı yanlışları,
yedikleri haltları düzeltmek de cumhurbaşkanına düşüyor. N’apayım,
yanlış düzeltmekten canım çıkıyor ama madem bu millet (Halk değil,
millet) beni devletin tepesine oturttu, ben de bu devletin
tepesini… (Anladınız siz onu…)